Londra’da çalıştığım dönemde en sevdiğim şeylerden biri haftasonu arkadaşlarımla çay içmekti. Öğle yemeği, beş çayı ve sonrasında inanılmaz tok olduğunuz için akşam yemeği karması olan bu çay saatinde küçük sandviçler, kanepeler, dilim dilim minik tart ve pastalarla dolu olan masada tereyağı ve çeşit çeşit reçeller ve ballar da olurdu. “Afternoon blend” denilen hafif sert ve…
rafine şekersiz
Portakallı – Kakaolu Tart (Glutensiz, sütsüz, yumurtasız)
Kışın her yaptığım kekin, kurabiyenin içine nedense portakal kabuğu rendesi koyuyorum. Bence fırında pişen kek, kurabiye ya da tarttan gelen portakal kokusu kışın tüm soğukluğunu alıp götürüyor, insanın için ısıtıyor. Hoş, ben portakalı yazın da pek çok tatlıda aroma vermesi için kullanıyorum. Kışın, mevsiminde aldığım portakalların kabuklarını rendeleyip minik saklama poşetlerinde derin dondurucuda saklıyorum. Yazın…
Unsuz, glutensiz ve sütsüz çikolatalı ve bademli kek
Çay saati benim vazgeçilmezim. İngiltere’de yaşasaydım sanıyorum çay salonlarından çıkamazdım. Öyle çayın iyisinden anladığımı, süper çay demlediğimi sanmayın, yok öyle bir şey. Ben çay keyfini seviyorum. Şık bir sofrada oturmayı, gümüş ya da porselen demlikte çay servis etmeyi, minik servis tabaklarına kurabiyeler ve kekler koymayı ve sonra sevdiklerimle bol bol sohbet etmeyi. Çay bahane aslında.