Granada’dan sabah erken saatlerde yola çıkıyoruz ve yaklaşık 5 saat süren bir araba yolcuğundan sonra Madrid’e varıyoruz. Madrid’in merkezinde bir butik otele rezervasyon yaptırdım, otelin adı Meninas. Madrid standartlarına göre 4 yıldızlı bir otel ancak bu sizi yanıltmasın. Eksikleri olmasına rağmen burası sevimli minik bir butik otel. Otelin asansör boşluğundaki resimlerine bayıldım.
Yazıyı başından itibaren okuduysan İstanbul’dan uçakla Madrid’e geldiğimizi ve araba kiralayarak Toledo, Cordoba, Sevilla, Granda, ve Malaga’yı gezdikten sonra tekrar Madrid’e döndüğümüzü de biliyorsundur. Bir daha böyle bir yolculuk yapacak olsam, Toledo’yu es geçerek Madrid yerine Malaga’ya gider, Endülüs’ü gezmeye buradan başlarım. Zira 5-6 saatlik Granada-Madrid yolculuğu hem yorucu hem zaman kaybı bana göre.
Araç Kiralama Hakkında
Araç olarak ne mi kiraladık? Opel Insignia – VW Passat. Sigortası dahil bir haftalık kiralama ücreti toplam 784 Euro. Aracı Madrid Havaalanı’ndan alıp aynı yere teslim ettik. Kiraladığımız firmanın ismi ise Sixt Rent A Car. Aracın bu kadar pahalı olma sebebi; 1) Sezonda kiraladığınızda – Bu bahar ve yaz ayları oluyor – yaklaşık 100 Euro daha fazla ödüyorsunuz, 2) Sigorta ve navigasyon aleti de yaklaşık 100 Euro tutuyor.
Madrid’te Görülecekler Listesi
Otele eşyaları bırakıp kendimizi hemen Madrid sokaklarına atıveriyoruz. İlk istikamet Puerto del Sol. Burası İspanya’nın resmi olarak merkezi kabul edilen nokta. Bu noktaya varınca tam karşında ağaca dayanmış bir ayı heykeli göreceksin. İşte bu heykel de şehrin simgesi, amblemi. Madrid Old Madrid (Eski Şehir) ve Bourbon Madrid (Yöneticilerin Yaşadığı Bölge) olmak üzere ikiye ayrılıyor. Puerto del Sol’den Calle Mayor’u izleyerek cadde sonunda güneye doğru kıvrılırsan 18. yüzyılda Bourbon’ların idare binası olan Palacio Real’e ulaşabilirsin. Palacio Real’in önünde sokak sanatçılarını da görmen mümkün. Şehirdeki resmi binaların çoğu Plaza de Espana üzerinde yer alıyor. Cervantes Anıtı da bu cadde üzerinde bulunuyor. Kare bir avlu etrafındaki 136 farklı binadan oluşan Plaza Mayor mutlaka görmen gerekenler listesinde üst sıralarda olmalı. İlk önce alışveriş merkezi olarak inşa edilen bu binaların açık avlusunda boğa güreşi gibi geleneksel oyunlar izleniyormuş. Şimdilerde ise yerel festivallere ev sahipliği yapıyor avlu. Dünyanın en önemli Avrupa sanatı koleksiyonlarından birine sahip Museo del Prado (Prado Müzesi), biraz mola vermek istediğinde uğrayabileceğin güzel bir bahçe düzenlemesine sahip Retiro Parkı, şehrin Bourbon kısmında kalan etkileyici The Plaza de Cibeles meydanı Madrid’te kısıtlı zamana sığdırabildiklerim.
Burada kiminle konuşsam herkes şehri “3 F” ile anlatıyor. Futbol (Madrid’in dünyaca ünlü 2 takımı Real Madrid ve Atletico Madrid’i futbolla ilgisi çok sınırlı olan ben bile biliyorum artık!), İspanyolların ünlü dansı Flamenko ve tabii Fiesta.
Madrid’in tarihi dokusunu koruyan şahane binaları, sokak isimlerinin yazılı olduğu seramik işaretleri, metrosu, güne geç başlayan ve geç yatan – bu yüzden yemek saatlerine asla uyum sağlayamadığım –, çalışmaktan pek de mutlu olmayan (!), güler yüzlü insanları bu şehri sevmeme ve sokaklarında kaybolmama sebep oluyor. Madrid’in arka sokaklarında harika butiklere, grafitilere ve insanlara rastlıyorum. Karar veriyorum, bu şehre bir gün yetmez, daha uzun kalmak lazım. Bu demektir ki, Madrid’e yine gelmek lazım.
Madrid’te Alışveriş
Gran Via, Fuencarral ve Corredera Baja sokaklarının oluşturduğu üçgen bölge Madrid’in yeni ve hip alışveriş bölgesi. Birçok genç tasarımcı burada butik açmış, showroom kurmuş durumda. Daha tanımış markaları arıyorsan Las Salesas senin adresin olmalı. Chueca bölgesi de gay mahallesi olarak kayıtlara geçse de genç tasarımcı butikleri, yıldızı parlayan şeflerin restoranları ve butik otelleri ile Madrid’in popüler bölgelerinden biri. İspanyol tasarımcıları arıyorsan Adolfo Dominguez ilk adresin olmalı. İspanyol Moda Yaratıcıları isimli (Spain Fashion Creators) gruba dahil tasarımcıların ürünleri de Castellana Caddesi üzerindeki İspanyol zincir alışveriş merkezi El Corte Inglés içinde yerini almış durumda. Ailanto, Alma Aguilar, David Delfin, Devota&Lomba, Juanjo Oliva gibi sevdiğim tasarımcılar da bu projede yer alıyor.
Sana biraz da benim keşfettiğim küçük butiklerden söz edeyim. Plaza Dos de Mayo 3 numaradaki Baby Nest’te çocuklar için oyuncak, kırtasiye ürünleri ve az da olsa kıyafet bulabilirsin. Bu ürünlerin hepsi birbirinden renkli ve güzel. Bu butiğin sahibi Nadine Walker’ın Plaza San Ildefonso 3 numaralı adreste bir başka dükkanı daha var. Çeşit çeşit hediyelik eşyalar ve kırtasiye ürünlerini bulabileceğin bu dükkanda saatler harcayabilirsin. Eğer vintage ve ikinci el ürünler seviyorsan LottaVintage’a göz atmalısın (C/Hernan Cortes 9). El yapımı broşlarından aldığım, kolyelere, t-shirtlere, takılara ve dükkandaki diğer her şeye hayran hayran baktığım La Antigua Madrid’te en beğendiğim dükkanlar arasında (C/Pez 2). Renkli ve farklı elbiseler ve t-shirtler arıyorsan, Traka Barraka’ya bakmalısın (Dos de Mayo 3). Birbirinden sevimli ve esprili çizimleri üzerinde taşıyan t-shirtler gördüm vitrinde. İçeri daldım, bedenimi bulamamanın verdiği hüzünle sadece kart alıp çıkmak zorunda kaldım. Kchalot Madrid’in aynı zamanda blogu da var (kchalotmadrid.blogspot.com – Plaza de San İldefonso 3). Birbirinden güzel kırtasiye ürünleri için bir diğer adres ise Calle Mayor 59 numaradaki La Vida Es Sueno (Life is a Dream/Hayat bir Rüya anlamına geliyormuş). Genç tasarımcıların ürünlerini nerede bulurum dersen, La Fille’ye git derim sana (Calle Pez 14). Macchinine bir oyuncakçıdan çok daha fazlası. Barquillo 7’deki bu küçücük dükkanda binbir çeşit matchbox araba ve model arabanın yanı sıra ahşap oyuncaklar ve araba dergileri bulman mümkün.
Bisikletle Şehir Turu
Şehri yürüyerek değil, bisikletle gezmek istersen, mad-rides.com adresini tıkla ve hemen bir tur satın al. Tapas barları gezmek için – gece turu – 31 Euro, öğrenciler için şehir turu 17, yetişkinler için kültür turu ise 21 Euro.
Madrid’te Karnım Acıktı…
Güzel bir sabah kahvesi ve yanında atıştırmalık bir şeyler için Mayor 2’deki Afes La Mallorquina’ya gitmelisin. Geleneksel lezzetlerin tadına bakmak için şehrin belki de en eski restoranlarından biri olan Casa Lucio’yu dene derim (Cava Baja 35). İspanyol tasarımcılar, sanatçılar ve müzisyenlerin uğrak yeri olan Calle Barquillo 42’deki El Pepinillo Del Barrquillo’da biraz sıra beklesen de buna değer derim. Açıldıktan sonra 2 Michelin yıldızını kapan Calle Miguel Angel’da elbette rezervasyon şart, yemekler de servis de şahane. Katalan mutfağı sunan bu restorana giderken kredi kartının limitini de bir kez daha kontrol etmekte fayda var. Eğer vejetaryensen Madrid’te aç kalmazsın.Calle Libertad 4-6’daki Bocatio, sebze ağırlıklı tapasları ile ün yapmış durumda. Endülüs tarzı dekorasyonu, renkli tabakları ve sofra sunumu ile kızarmış balık ve deniz ürünleri yiyebileceğin en keyifli restoranlardan biri La Trucha (Calle de Manuel Fernández y González 3).
Çocukla Yapılabilecek Ne Var?
Şehirdeki Kostüm Müzesi, düzenlediği sergiler ve oyuncak koleksiyonuyla çocuklar için ilginç olabilir. Madrid’te, şehrin tam merkezinde büyük olmasa da bir akvaryum bulunuyor, eğer çocuğun piranalardan ya da köpek balıklarından korkmuyorsa kısa bir tur eğlenceli olabilir (Calle Maestro Victoria, Metro Callao). Madrid’te de Londra’daki gibi bir balmumu müzesi olduğunu biliyor muydun? Plaza Colons’da bulunan müzede tarihte önemli bir yere sahip veya ünlü olan İspanyollara yer verilmiş. Müzede bir korku tüneli ve multivision show alanı da bulunuyor. Eğer oğlun (ya da futbol seviyorsa kızın) 14 yaşından büyük ise Real Madrid stadyumunda gezi turuna katılabilirsin. Sporcuların soyunma odalarına, maça çıktıkları tünele, saha kenarına ve kupaların sergilendiği odaya giriş serbest. Paseo del Pintor Rosales ile Casa de Campo arasında 15 dakika süren teleferik yolculuğu çocuklar için ilginç olabilir. Her gün 12 -21:00 arası. Plaza Dos de Mayo 3 numaradaki Baby Nest’te çocuklar için oyuncak, kırtasiye ürünleri ve az da olsa kıyafet bulabilirsin. Bu ürünlerin hepsi birbirinden renkli ve güzel.
Sana Not: Müzelerin neredeyse tamamına giriş Madrid Kart alman halinde ücretsiz.
Sana Not 2: Endülüs’te hangi şehirleri gezdim, neler yaptım, yazının devamını, başını, sonunu okumak istersen buraya beklerim.
Sana Not 3: İspanya maceralarım sadece Endülüs Bölgesi ve Madrid ile sınırlı değil elbette. Barselona’yı da keşfettim zamanında.
[…] durumda. Biz henüz anne baba olmamışken yaptığımız Endülüs seyahati sırasında da Madrid’te kalmış ve kısacık da olsa bu güzel şehri gezme fırsatı bulmuştuk. Karakterli mahalleleri, […]