Bu yıl 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin de yürürlüğe girişinin 20. yılını kutladık. Yaşama ve gelişme hakkı ile sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim hakkı gibi pek çok önemli konu sözleşme altında belirtilmiş. Ancak bana sorarsanız bir çocuğun sahip olması gereken en önemli şey sevgiyle, ilgiyle büyüme hakkı. Türkiye’de farklı sebeplerle Devlet korumasındaki 14 bin kadar çocuğun yuva ve yurtlarda fiziksel her gereksinimi karşılanıyor. Ancak, bu çocukların hem bedensel hem de ruhsal olarak olumlu bir gelişim kaydetmeleri için ailenin sevgisine, güvenli ortamına, koşulsuz desteğine ihtiyacı var. Bu desteği de biyolojik ailelerin sağlayamadığı durumlarda koruyucu aileler sağlayabiliyor. Koruyucu aile olarak bir çocuğun hayatını değiştirmeniz mümkün.
Küçük Oteller Kitabı’nın yazarı Mutlu Tönbekici bana göre müthiş bir iş yaparak 1,5 yıl önce koruyucu anne olduğunda cesaretine hayran kalmıştım. Doğurmadığınız, velayetini alamadığınız için yasalar nezdinde bir “şeyi” olmadığınız bir çocuğa sevgiyle, ilgiyle bakmak, annelik yapmak sanıyorum herkesin yapabileceği bir şey değil. Mutlu ile konuştuğumuzda 2 yaşında olan kızının muzurluklarını, birlikte neler yaptıklarını ya da anaokulu arayışlarını anlatıyor. Doğurmak dışında yaptıklarının ya da yaşadıklarının gerçek annelikten bir farkı yok. Türkiye’de koruyucu ailelik kavramının tanınmasına ise katkısı büyük.
2012 yılında kurulan İstanbul Koruyucu Aile Derneği de bu konuda çalışmalar yapıyor. Faaliyetleri hakkında görüştüğüm dernek yönetim kurulu başkanı Neşe Gökalp ve başkan yardımcısı Filiz Süyür de birer koruyucu aile.
Biyolojik aile olsanız ne yapacaksanız koruyucu aile olunca da onları yapıyorsunuz
En çok merak edilen evlat edinmekle, koruyucu aile olmak arasındaki fark. “Evlat edinildiğinde çocuğun velayeti mahkeme kararıyla aileye geçiyor. Koruyucu ailelikte ise çocuğun velayeti ya biyolojik ailesinde ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yetkili görevlilerinde oluyor. Çocuk kendi soyadını taşımaya devam ediyor.” diye aradaki farkı açıklıyor Neşe Gökalp. 25-65 yaş aralığında bir TC vatandaşıysanız, Türkiye’de ikamet ediyorsanız ve en az ilkokul mezunu olup düzenli bir gelire sahipseniz koruyucu aile olabiliyorsunuz. Evli ya da bekar olmak, çocuklu ya da çocuksuz olmak koruyucu aile olmanızı etkilemiyor. Buna ek olarak çocuğun yaş grubunu ve cinsiyetini seçme hakkınız olsa da yetkililer bu konuda çocuğun menfaatini esas alarak sizi en doğru şekilde yönlendiriyor. Biyolojik ailesi olarak bakımı, eğitimi ve gelişimi için ne yapacak iseniz, koruyucu ailesi olunca da onları yapıyorsunuz. Sistemin güzel yanlarından biri de herhangi bir sorun yaşamanız halinde, uzmanlardan destek alabiliyor olmanız.
Dernek olarak koruyucu ailelik modelini topluma daha iyi anlatarak, bu konuda bilinç ve farkındalık düzeyini ve nitelikli koruyucu aile sayısını artırmaya çalışıyorlar. Koruyucu aile olmak isteyenlere prosedür konusunda bilgi vermenin dışında deneyimlerini de paylaşıyorlar. Ayrıca, koruyucu aileleri etkinlikler düzenleyerek bir araya getirip hem kaynaşmalarına hem de onlara destek verebilecek uzman kişilere ulaşmalarına yardımcı olmaya çalışıyorlar.
Kalabalık bir aile olmak için koruyucu aile olduk
Dernek Başkan Yardımcısı Filiz Süyür’e nasıl koruyucu aile olmaya karar verdiğini soruyorum. “Oğlumuzun bir kardeşi olsun istedik. Öteden beri var olan bir çocuğun yaşamında farklılık yaratmak duygusu da bu aşamada gündeme geldi ve hemen süreci başlattık” diye yanıtlıyor beni. Biyolojik bir çocuklarının daha olması, bakımını üstlendikleri çocukla karşılıklı uyum sağlama çabaları, çocuğun psikolojik olarak zor dönemler geçirmiş olması başlangıçta biraz zorlanmalarına sebep olmuş. Verdikleri sözleri tutarak, yanında olduklarını hissettirerek, birebir ilgilenerek çocukta güven duygusunun oluşmasını sağlamışlar, biraz da destekle zor günleri geride bırakmışlar.
Biyolojik ailesinin yanına dönse bile bağımız kopmaz
“Koruyucu ailelik bakım modelinde biyolojik ailenin çocuğunu geri isteme hakkı mevcut. Biz baştan bu konuyu bilerek bu işe adım attık. Tabii ki amacımız mümkün olan en uzun sürede çocuğumuzla birlikte olmak, onun büyüdüğünü, değiştiğini, geliştiğini görmek. Ancak biyolojik ailesiyle yaşamak ve onlarla bağlarını koparmamak da her çocuğun hakkı. Bir gün biyolojik ailesinin yanına dönse bile bizler istediğimiz sürece bağlarımız kopmaz diye düşünüyorum. Çocuklarımızla elbette bağ oluşturmalıyız ancak onların sahibi gibi hareket edemeyiz. Bizimle geçireceği zamanda ona ve yaşamına olumlu anlamda katacağımız her şey bizi mutlu eder.” diyerek ailelerin en zorlandığı konu hakkındaki görüşlerini paylaşıyor Süyür.
BİLGİ: İstanbul Koruyucu Aile Derneği 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü sebebiyle sosyal medya üzerinden “Kimsesi Sizsiniz” isimli bir bilinçlendirme ve farklındalık kampanyası yürütmeye başladı. Detaylı bilgi için: istanbulkoruyucuaile.org.tr.
Koruyucu aile olmak için uygun koşullara sahipseniz detaylı bilgi için koruyucuaile.gov.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
Not: Bu yazı 22 Kasım 2014 tarihli Milliyet Cumartesi ekinde yayınlanmıştır.
Bir cevap yazın