Duyduğumda kulaklarıma, okuduğumda gözlerime inanamadım. Özgecan Aslan, adaşım, mekanın Cennet olsun, rahat ve huzurla uyu. Ailene ve seni sevenlere sabırlar dilerim. Eminim bu haberi okuyan, duyan her anne kendini bir an için bile olsa Özgecan’ın annesinin yerine koymuş yüreğinde derin bir acı hissetmiştir. Ne yazık ki hemen her gün gazetede, haberlerde, sosyal medyada bir başka kızın, kadının tecavüze uğradığına, şiddet gördüğüne, öldürüldüğüne dair haberler izliyoruz, okuyoruz. Tüm bunlarla mücadele etmek, farkındalık yaratmak ve bir şeyleri değiştirmek için yapılması gereken çok şey var elbette. Ancak ben, biz erkek çocuk annelerine de (ve babalarına) çok iş düştüğünü düşünüyorum. Henüz 2,5 yaşında bir oğlum var, ona bu hayatta kadının değerli olduğunu, hayatındaki kadınlara kıymet vermesi, onları birey olarak görmesi gerektiğini ve onlara nasıl davranacağını ebeveynleri olarak ilk bizler öğreteceğiz. Bunu yaparken nasıl bir yol mu izleyeceğim?
BİZİM EVDE KADIN ERKEK İŞLERİ BİRLİKTE SIRTLADIK
- Anlayabilecek yaşa geldiğinde ona cinsel istismara karşı kendisini nasıl koruyabileceğini anlatacağım. Bunu yaparken ona hem kendi vücudunun hem de karşı cinsin vücudunun özel bölgeleri olduğunu, bu bölgelere kimsenin izinsiz dokunamayacağını söyleyeceğim. Böyle bir durum olması halinde yapabiliyorsa o kişinin yanından hemen uzaklaşmasını söyleyip olan biteni benimle ya da babasıyla paylaşmasını, onu her zaman dinleyeceğimizi anlatacağım.
- Ev işlerinin sadece annenin/kadının işi olmadığını göstereceğim. Eşim de ben de çalışıyoruz. Ev işlerini de birlikte yapıyoruz. Eşim alışveriş de yapıyor, yeri geldiğinde masayı kurmaya toplamaya yardım da ediyor, bulaşık makinesini de boşaltıyor. “Erkek adam sevmez bu işleri” deniyor ya, peki biz kadınlar çok mu bayılıyoruz? Oğlum hem babasını bu işleri yaparken görsün hem de yavaş yavaş ev işlerine destek olsun istiyorum. Bu kocamı kılıbık yapmaz, sadece duyarlı, eşine destek olan bir adam yapar. Oğlum şimdilik sadece sofraya tuzluk ve kendi bardağını taşıyabiliyor, olsun bu daha başlangıç!
ÇOCUK BAKMAK SADECE KADININ İŞİ DEĞİLDİR
- “Çocuk bakmak kadının işidir” klişesini de “çocuk bakmak anne babanın işidir” olarak anlatacağım. Elbette anne çocuğu karında taşıyor, doğuruyor, emziriyor, farklı bir bağ kuruyor. Ancak bu demek değil ki baba bu sürecin dışında kalmalı. Hem bebekle/çocukla bağ kurabilmek için hem de anneye destek olabilmek için biberon verebilir, banyosunu yaptırabilir, oyun oynayabilir, ders çalıştırabilir. Çocuğun büyüme sürecinde anneyle eşit sorumluluk alabilir. Bu yüzden oğluma zaman zaman babası yemek yediriyor, yıkıyor ya da uyutuyor. Oğlum başından beri böyle giden düzene alıştığından olsa gerek bizim evde “Annneeeem yapsıııınnn!” feryatları yükselmiyor.
- Oyuncakları cinsiyete göre seçmeyeceğim. Arabalar erkek çocuklar için, evcilik için olan tabak çanak kız çocuklar için diye ayırmak yerine oğlum neyle isterse, keyifle oynamasına izin vereceğim. Eğer oğlum tabak çanakla oynayıp yemek yapmak istiyorsa, bu onun birçok kişinin düşündüğü ya da düşüneceği, endişe edeceği gibi “eşcinsel olma yolunda” olduğunu değil, annesini yemek yaparken gördüğü için onunla bağ kurmak istediğini ya da ilerde harika bir aşçı olacağını da anlatıyor olabilir. Önemli olan çocuklarımızın gelişimi için onu kendi kararlarını vermeye, seçimlerini yapmaya teşvik etmek değil mi?
- Oğluma başarılı kadınlardan söz edeceğim. Bu hayatta erkek işi olarak düşünülen pek çok mesleği hakkıyla kadınların yaptığını da söyleyeceğim. Kadın pilotlar, polisler, doktorlar, yazarlar, mimarlar olduğunu bilerek büyümeli.
OĞLUM BABASININ ANNESİNİ SEVDİĞİNİ BİLEREK BÜYÜSÜN
- Oğlumun babasının beni sevdiğini, değer verdiğini görmesini “”aaa çok ayıp” diyerek engellemeyeceğim. İşe gitmek için her sabah öpüşerek vedalaştığımızı, yolda elele yürüdüğümüzü, mutsuz olduğum, ağladığım zamanlarda babasının bana sarılıp teselli ettiğini oğlumdan saklamayacağım. Kadına sevgi, ilgi, şevkat gösterildiğini ilk elden görsün istiyorum.
- Onu “paşam”, “prensim”, “aslan parçam” diye sevmeyeceğim. Bu sözlerin onu hem hemcinslerinden hem de karşı cinsten üstün gördüğümüz şeklinde algılamasını hiç istemem. Hem bu şekilde büyüyen çocuklar gerçek hayatla yüzleşince çok fazla hayal kırıklığına uğruyorlarmış.
- Fredy Mercury’nin AIDS’ten öldüğünü öğrendiğimde aile büyüklerime gidip “AIDS nedir?” diye sormuştum. Kimse bana yanıt vermek istememişti. Oğlum eğer cinsellikle, kadın bedeniyle ilgili bir soruyla yanıma gelirse, onu “babana sor” diye geri çevirmeyeceğim. Belki beni yakın gördü ve bana daha rahat sorabildi. Önemli olan onun doğru bilgiyi alması diyerek elimden geldiğince cevap vereceğim.
KÜFÜR ETMEDEN BİR KERE DAHA DÜŞÜN OĞLUM
- Oğluma şaşalı bir sünnet düğünü yapmayacağım. Kızların regl olduğunda tokat yiyerek utandırıldığı, ergenliğe geçişte göğüsleri belli olmasın diye bol şeyler giymek zorunda kaldıklarını duydukça, bir çocuğun erkek olmasının daha değerli kabul edilip kutlanmasını uygun bulmuyorum.
- Çocukluğumuzdan kalma “Aç anneciiğiim pipini, amcalara göster” şeklindeki davranışları kesinlikle yapmayacağım. Kız çocuklarına “Edepli otur, bacaklarını kapat” şeklinde talimat verirken, erkekliği bu şekilde pohpohlamayacağım.
- Oğluma arkadaşa eşe dosta özenip küfür ederken bir kere daha düşünmesi gerektiğini anlatacağım. Cinsellik öğesi içeren küfürlerin çoğunda kadın ile erkek arasındaki cinsel ilişki hoş olmayan ifadelerle dile gelirken, bir erkeğin başka bir erkeğe bu küfürleri ettiğini düşünün. Aslında öfkelenince karşısındaki erkeği aciz bir kadın yerine mi koyuyor küfreden, kadını küçümsüyor mu?
Not: Bu yazı 21 Şubat 2015 tarihli Milliyet Cumartesi ekinde yayınlanmıştır.
Bir cevap yazın