Çok kalabalık bir grup olmamıza rağmen Avustralya’nın en hareketli şehri Sidney’de sabah erken saatlerde Darling Harbour’dan hareket eden Büyük Okyanus açıklarındaki teknede kimseden çıt çıkmıyor. Sakallı’nın, benim, teknedeki herkesin gözleri denizde, kimimizin elinde dürbün var, kimimizinkinde ise fotoğraf makinesi, az önce devasa kuyruğunu gördüğümüz kambur balinanın (humpback) sudan tekrar çıkmasını, bu defa gövdesini de görmeyi bekliyoruz.
Önce yüzgeçlerinden birini görüyoruz, sonra diğer yüzgeç çıkıyor suyun yüzeyine, kafasıyla birlikte bembeyaz gövdesi de beliriyor. Gövde sudan yukarı doğru çıkmaya başladığında büyüklüğüne şaşırmamak elde değil. Kaptanımız kambur balinaları uzunluğunun 14 ile 16 metre arasında olduğunu söylüyor. Adını oracıkta “Joe” koyduğum kambur balina sudan tamamen çıkıp havaya doğru kendini iterek sırtüstü tekrar suya daldığında nefesimin kesildiğini hissediyorum.
Balinadan 500-600 metre uzakta olsak da onun suya tekrar dalması ile oluşan dalga ile bizim tekne de sallanıyor. Kambur balinaların ağırlıklı olarak balık ve krillerle beslendiğini öğreniyorum. Balinaların sudan çıkış ve suya tekrar dalış süreleri yaklaşık 5-10 saniye sürdüğü için objektifin açılıp kapanma süresinde görüntüm gider ve bu şahane doğa olayını kaçırırım korkusu ile makinemi dürbün gibi kullanıyor, fotoğraf bile çekemiyorum. Sakallı ile makinemi paylaşmayı hiç istemiyorum!
Joe oyuncu bir balina, sürekli yüzgeçlerini görüyoruz suyun yüzeyinde, arada sudan çıkıp kendini yukarı itiyor ve 180 derecelik bir dönüş tamamlayarak kendini tekrar suya bırakıyor. Joe’nun her suya dalışında Las Vegas’ta Ocean’s Eleven filmine de ev sahipliği yapan Bellagio Oteli’nin bahçesindeki meşhur fıskiye şovunu andıran görüntüler ortaya çıkıyor. Gruptakilerin tamamı bu gösteriyi ağzımız açık şekilde izliyoruz.
Rehberimiz dönüş yolunda bize kambur balinalar hakkında bilgi veriyor. Kambur balinaların Haziran ayında Antarktika’dan Avustralya ve Fiji Adaları’na doğru göç ettiklerini ve bu göçün en önemli sebebinin ise çiftleşmek ve üremek olduğunu öğreniyorum. Kış ve bahar aylarını bu yarı tropikal sularda geçiren balinalar ilkbahar sonuna doğru, Kasım ayında ise Antarktika’ya geri dönüyor. Avlanmaları bitince balinaların hareketleri de yavaşlıyor. Her ne kadar Joe bize çok sevimli görünse de kaptanımız kambur balinaların zaman zaman plankton ya da balık sürülerinin içinden geçerken avlanmak için saldırgan davranışlar da sergilediklerini söylüyor. Joe suya dalıp çıkarken birkaç kare fotoğraf daha çekip Darling Harbour’a doğru yola koyuluyoruz.
Danimarkalı mimar Jørn Utzon’un doğranmış portakal dilimlerini andıran, 2003 yılında Pritzker Mimarlık Ödülü’nü almış ve UNESCO dünya kültür mirası listesine eklenmiş Sidney’in sembolü Opera Binası’nın önünden geçtikten sonra saat 13:30’a doğru tekrar limana varıyoruz.
Balinaları görmek için düzenlenen tekne turları hakkında daha fazla bilgi için www.whalewatchingsidney.com ya da www.captaincook.com.au.
Bir cevap yazın