ÇOCUKLA TEKNEDE BİR HAFTA
Eşim evlendiğimizden beri beni mavi yolculuk yapmaya ikna etmeye çalışırdı. Kamarada uyuyamam, deniz beni tutar diyerek hep yan çizdim. Salgın sebebiyle bu yaz tüm seyahat planlarımız iptal oldu. Güvenli bir şekilde ailece denize girebilelim diye ister istemez mavi yolculuğa razı oldum. Tatil sonrasında ise “Bugüne dek ben neler kaçırmışım, keşke mavi yolculuğa daha önce çıksaydım” diye hayıflandım.
Mönüyü siz belirleyin
Okullar tatil olmadan önce, bizim gibi çocuklu olan aile dostlarımızla Bodrum’dan yola çıkmak üzere kaptan, aşçı ve gemiciden oluşan üç kişilik mürettebatlı bir yelkenli kiraladık. Ebeveynler ve çocuklar için ayrı ayrı 4 kamaralı bir tekne seçtik. Her kamaranın kendi içinde banyosu olması da büyük kolaylık oldu.
Çocuklu tatil yapacağımız ve yemeklerin tamamını teknede yemek istediğimiz için yolculuk öncesi aşçının mönüsünü istedik. Üç ana öğün ve çay saatinden oluşan mönüyü inceledik ve çocukların sevdiği mantı, makarna, köfte ile pilav gibi yiyecekleri de listeye ekledik. İçecek ve atıştırmalık alışverişini yola çıkmadan, İstanbul’dan yaptık. Böylece Bodrum’da limanda zaman kaybetmemiş olduk.
Küçük bavul hazırlayın
Tekne tatili tecrübem olmadığı için bu seyahate çok fazla eşya götürdüğümü fark ettim. Eğer büyük bir tekne ile seyahat etmeyecekseniz kamaraların oldukça küçük olduğunu ve büyük bavulları sığdırmakta zorlanacağınızı bilin. Kabin boyu bir bavul ya da katlanabilen büyük spor çantaları tercih edebilirsiniz.
Sabah erken kalkıp gözünü açar açmaz mayosunu giyip denize girmek isteyen bir oğlum olduğu için götürdüğüm kıyafetlerin büyük kısmını giyilmemiş halde eve geri getirdik. Yanınıza birkaç tane mayo, UV filtreli yüzme tişörtleri, deniz gözlüğü ve eğer dalmayı, uzun mesafe yüzmeyi seven çocuğunuz varsa şnorkel ve palet almanızı öneririm. Eğer çocuğunuz yüzme bilmiyorsa kolluk ve derin suda rahat yüzemiyorsa süngerden yapılmış, batmayan yüzme tahtaları ve köpüklerden alabilirsiniz. Birkaç tişört ve şort, akşamları serin olduğunda giymek için fermuarlı ve kapüşonlu sweatshirt yeterli olacaktır.
Oyuncak almayı unutmayın
Oğlum tekneye ayak basar basmaz spor ayakkabılarını ayakkabı sandığına koydu ve tekneden indiğimiz güne kadar bir daha hiç giymedi. Tekne için tabanı kaydırmaz patikler almıştım. Onları ve terliklerini zaman zaman giyse de genelde yalın ayak dolaşmayı tercih etti.
Tatil için oğluma yanına almak üzere küçük bir sırt çantası hazırlamasını söylemiştim. İçerisine boya kalemlerini, minik defterlerini, birkaç tane oyuncağını, kitaplarını ve el fenerini koymuş. Küçük parçalı oyuncakların teknede kaybolma ve denize düşme riski var diye biz yanımıza almadık. Çocuklara sıkılırlarsa vermek üzere dergi de almıştım yanıma. Çocuğunuz uyku oyuncağı kullanıyorsa veya hep yanında taşıdığı bir oyuncak varsa onu da tekneye almayı unutmayın. Biz sahilde, plajda vakit geçirmedik. Kumsalda denize girmek isterseniz yanınıza kova, kürek de alın.
Müzik dinlemek için su geçirmeyen hoparlör de aldık. Kutu oyunları çok yer kaplayacağı için Tabu, Scrabble gibi oyunları uygulamaları üzerinden oynamaya karar verdik ve yanımıza sadece UNO kartlarını aldık.
İlaç ve bakım çantanızda olması gerekenler
Mide bulantısı, düşme ve yaralanmalara karşı ilk yardım seti ile doktorumuzun tavsiyesiyle ishal ve kabızlık için ilaç ve de ateş düşürücü şurup aldık yanımıza. Güneş kremleri, güneş sonrası vücut nemlendiricisi dışında oğluma dudak kremi de aldım. Güneş ve rüzgâr dudakları kuruttuğu gibi yara da yapabiliyor. Güneş kremi seçerken de sürmeli losyon şeklinde kremler yerine sprey şeklinde olanları tercih ettim. Sinek kovucu organik vücut spreyleri ile böcek sokması halinde kullanılacak ilaçlardan da aldım.
Bodrum’dan Göçek’e balıkçıların rotalarını izledik
Mavi yolculuk yapan tekneler yolcularını genelde Cumartesi günleri alıp bir hafta sonra aynı gün tekrar limana bırakıyor. Tekneye biner binmez ateşimiz ölçülüyor, sağlığımızla ilgili soruları içeren formları dolduruyoruz ve mürettebattan teknenin hijyen kurallarını dinliyoruz. Öğle saatlerinde Bodrum’dan demir alıp antik kent Knidos’a doğru yola çıkıyoruz. Kaptan 20 dakika sonra Adaboğazı’nda yüzmemiz için kısa bir mola veriyor. Karayel estiği için deniz oldukça dalgalı. Kaptan yolun bir kısmında yelkenleri de açıyor. Dalgalı deniz midemi bulandırmasın diye kamaraya inmiyorum, puruvada oturmayı tercih ediyorum. Yaklaşık 2,5 saat sonra Datça’nın antik kenti Knidos’a varıyoruz. Karya dönemine ait olan Knidos zamanında bilim, mimari ve sanatta oldukça ileri bir kentmiş. Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos’un da burada yaşadığı söyleniyor. Knidos’ta biri 20.000 diğeri 5.000 kapasiteli iki amfi tiyatro varmış. Küçük tiyatronun kalıntılarını limandan görebiliyorsunuz. Zodyak bot ile tekneden inip gün batımını izlemeye Knidos’a gidiyoruz. Manzara tek kelimeyle muhteşem.
İkinci gün kahvaltıdan sonra turkuaz sularıyla meşhur Palamutbükü’ne doğru yola çıkıyoruz. Palamutbükü’nden sonra İnceburun’a oradan da geceyi geçirmek için demir atacağımız Aktur’a gidiyoruz. Çocuklar yol boyunca boyama yapıyor sonra da tabletten film izliyorlar. Teknede internet sınırlı ve kotası dolunca ek ücret ödüyorsunuz. Eğer çocuğunuz film izlemek ya da tablette oyun oynamak istiyorsa tekneye binmeden internet paketinizi kontrol etmenizde fayda var.
Teknede üçüncü gün Dirsekbükün’de denize giriyoruz. Öğleden sonra çam ormanlarıyla kaplı, turkuaz renkli soğuk suyunda yüzmeye doyamadığımız Datça’ya veda edip Marmaris, Bozburun’a varıyoruz. Akşamüzeri, çocukları teknede bırakıp Bozburun Yat Kulübü’ne gidiyoruz. Burada gündüz denize girebileceğiniz gibi öğlen ve akşam yemeği için de tercih edebilirsiniz.
Sabah yüzümüzü denizde yıkadık
Ailece erken kalktığımız için sabah kahvaltı öncesi, tekne hareket etmeden denize girmeyi seviyoruz. Oğlumla yüzümüzü denizde yıkıyoruz resmen. Bazı sabahlar deniz öncesi yoga yapıyor, bazı sabahlar da puruvada kitap okuyoruz birlikte. Tatilin dördüncü günü Selimiye’deyiz. Çocuklarla birlikte Selimiye’nin çarşısında dolaşıyoruz. Küçük bir aile işletmesi olan Paprika Cafe’de mola veriyoruz. Pamuk şekerli çilekli limonatasına çocuklar bayılıyor. Çocuklar atıştırmalık bir şeyler istediği için burada markete de giriyoruz.
Beşinci gün sırasıyla Hisarönü, denizin sığ ve ortasının kızıl rengi taşlarla kaplı olduğu Kızkumu ve Bencik’te denize giriyoruz. Palmiye Koyu olarak da bilinen Hurmalı Koy’da ise gecelemek için demir atıyoruz. Akşamüzeri tekneye arılar misafir olunca çocuklar içerde kalmayı tercih ediyor.
Datça’da alışveriş molası
Emecik, turkuaz rengi denizi ile benim en beğendiğim koylardan biri oluyor. Çocuklar kano ve paddle board’a biniyorlar. Paddle board’a çıkıp çıkıp atlamak günün eğlencesi oluyor. Datça’ya vardığımızda, limanda tekneden iniyoruz. Datça çarşısında taze badem, bal ve reçel alıyoruz. Geceyi ise Akvaryum Koyu’nda demirleyerek geçiriyoruz. Ben cesaret edemedim ancak bizimkiler güvertede uyumayı tercih ediyor. Uykudan önce minderlere uzanıp gökyüzündeki yıldızları izliyoruz. Skyview, Night Sky veya Star Walk uygulamalarını kullanarak takım yıldızlarının ve gezegenlerin yerlerine bakabilirsiniz.
Tatilimizin son gününde Damlaca’ya gidiyoruz. Sahile çıkıp taş topluyoruz. Son gecemizi de Mersincik’te geçiriyoruz. Ertesi sabah erkenden hareket ederek Bodrum Limanı’na varıyoruz.
Bir cevap yazın