Adres Cafe de Bourg-de-Four (Place du Bourg-de-Four 13 –www.cafedubourgdefour.ch). Öğle yemeği için biberiyeli et yanında rosti siparişi verdik. Burası tam bir mahalle restoranı. Zira biz yemeğimizi yerken arka masamıza gelen grup çantadan iki deste iskambil kağıdı çıkarıp siparişlerini yiyip içerken oyuna başladı. Mekanın tavanı, duvarları eski gazete ve dergiler ve plaklarla kaplı. Pek beğendim.
Chez Ma Cousine dışarıda duran tek masa ile ilgimi çekti. Burada menüde sadece tavuk var. Sevimli bir mahalle restoranı (Pl Bourg de Four, 6).
Rue de Rive üzerindeki Martel şehrin en eski pastanelerinden biri. 1818’den beri hizmet veriyor ve önünden geçerken sadece vitrini değil, içerden gelen kokular da senin aklını alıyor. Ben de dayanamayıp bu portakallı çikolatalardan 100 gram alıyorum. Oldum olası portakal ve çikolatayı birbirine çok yakıştırmışımdır zaten.
Öğle yemeği öncesi bir çay molası için La Théiere Qui Rit’e (The Laughing TeaPot) gidiyoruz Hazal ile. Burası tam anlamıyla Londra konseptli bir tea room. Öğle yemeği için dolular, bizden de çok uzun oturmamamızı rica ediyorlar, tüm masalar rezervasyonluymuş. Birer bardak çay için kalkıyoruz. Ben Margaret ısmarlıyorum, kraliçenin çayından, bol aromalı (Rue de la Cite – 15, www.latheierequirit.ch).
Simit sadece Türklere özgü bir şey sanıyordum. Meğer İsviçreliler de simit yiyormuş.
Halles de Rive. Bildiğin kapalı pazar. İçeride şarküteri, peynir, deniz ürünleri, et, sebze-meyve satan standlar var. Bir de köşede bistro, yemek yiyebileceğin bir-iki masa. Öğlen saatlerinde tıklım tıklım… (www.halle-de-rive.ch)
Brunch için adres: Carouge’daki Cheval Blanc. 28 CHF ödeyerek açık büfenin keyfini çıkarabilirsin Cumartesi. Pazar gideceksen fiyat ikiye katlanabilir, masalarda yer bulmaz zorlaşır, bilesin.
Çok fazla expat olan şehirde farklı dünya mutfakları bulmak mümkün. Dört peynirli ya da mantarlı pizza, patlıcanlı penne ya da lazanya istersen garsonundan aşçısına tüm personelin İtalyan olduğu Da Paolo’yu tavsiye ederim.
Akşam yemeği için Brezilya usulü et dersen Churrascaria Gaucho’ya gideceksin. Açık büfeden salata, şarküteri ile tabağını dolduracaksın. Sonra garsonlar sen dur diyene dek tabağına şişte kuzu, koyun, dana, tavuk eti ve çeşit çeşit sosis getirecek. “Patlamak üzereyim” dediğinde ısrar bile edecekler, daha ye diye.
Fondü denemek istersen, peynirlisinden şampanyalısına hepsi Bon Vin’de . Rue de Versonnex’de bulunan fondücü genelde Cenevreliler’in gittiği ufakcık bir yer. Tatlı olarak çikolatalı fondü denenmeli. Unutmadan, kredi kartı geçmiyor.
Bir cevap yazın