Son birkaç yıldır düzenli olarak Bolonya Çocuk Kitapları Fuarı’na katılıyorum. Her yıl farklı bir ülkenin onur konuğu olduğu fuara dünyanın her yerinden yayınevleri, çocuk kitapçıları, yazarlar, illüstratörler ve kitap severler katılıyor. Fuar sebebiyle gittiğim bu şehri çok sevdim.
Şehre ulaşım
Havaalanından taksi ile en fazla yarım saat içerisinde şehir merkezinde oluyorsunuz. Şehir merkezindeki turizm bürosundan Welcome Bologna kartı alabilirsiniz. Bu kart ücretsiz müze girişleri, rehberli şehir turuna katılım ile pek çok restoran ve dükkânda indirim sağlıyor.
Bolonya’da görülmesi gereken yerler
Turizm Bürosu’ndan aldığımız haritada müzeler, tarihi yerler, parklar ve meydanlar başta olmak üzere turistlerin ilgisini çekebilecek tam 92 yer belirtilmiş. Bu haritayı ücretsiz olarak temin edebiliyorsunuz.
İtalya’daki Emilia Romagna Bölgesi’nin başkenti olan Bolonya, 2000 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş bir şehir. Her yeri kiremit rengi olan bu orta çağ kenti kızıl renkten vazgeçmediği için “Kızıl Şehir” olarak da anılıyor.
Şehri sarmalayan, sizi soğuktan ve yağmurdan koruyan kemerler ve altındaki dükkanları da şehre hakim kızıl renk de bu şehri diğer şehirlerden ayıran özellikler arasında.
Bolonya, Avrupa’nın en iyi korunmuş orta çağ şehirlerinden biri ve dünyanın en eski üniversitesine de ev sahipliği yapıyor. Bolonya Üniversitesi şehre “la dotta” yani “bilge” unvanını kazandırmış.
Şehrin kalbi Piazza Maggiore’de atıyor. Belediye binası (Palazzo Comunale) de bu meydanda bulunuyor. Meydanın hemen bitiminde ise şehrin ünlü çeşmelerinden biri olan Fontana Del Nettuno’yu (Neptün Çeşmesi) görüyorsunuz.
Şehrin güzel binalarından birinin içinde bulunan Sala Borsa Kütüphanesi’ni de mutlaka ziyaret etmelisiniz.
İkiz kuleler Asinelli ve Garisenda şehrin sembolü. Asinelli’nin tepesine erişmek için neredeyse 500 basamak çıkmak zorundasınız, ne yazık ki asansör bulunmuyor. Eğer kapalı ve dar yerlerden hoşlanmıyorsanız bence çıkmayı denemeyin. Küçük çocukla seyahat edenlere de kuleye çıkmalarını önermiyorum.
Gotik mimari eseri olan Basilica di San Petronio (San Petronio Bazilikası) dünyanın en büyük beşinci kilisesi unvanına sahip. San Domenico Bazilikası ise 12. yüzyılda inşa edilmiş, oldukça eski bir bazilika.
Via Piella 18 adresinde yer alan gizli Venedik Penceresi’nin önünde her zaman fotoğraf çektirmek isteyen bir turist grubu oluyor.
Müzik Müzesi, Giorgio Morandi Müzesi, Ulusal Resim Müzesi ile Modern Sanat Galerisi ilginizi çekebilir.
Şehir merkezinde ve tren istasyonunun hemen yakınında olan Park Montagnola’da yürüyüş yapabilir ya da gölgede kitap okuyabilirsiniz.
Bolonya’da Alışveriş
Şehrin en popüler alışveriş caddesi Via Indipendenza ile via Ugo Bassi. Bu caddeler üzerinde hem İtalyan markaların hem de dünyaca ünlü lüks ve zincir markaların dükkanlarını bulabilirsiniz.
Gittiğiniz şehirlerden şehir rehberi, t-shirt vb. hediyelik eşyalar alıyorsanız Piazza Maggiore’deki Bologna Welcome doğru adres. Burada aynı zamanda şehir turları hakkında da bilgi alabilir, ücretsiz şehir haritanızı isteyebilirsiniz.
Eğer kahve seviyorsanız her türlü kahve makinesi ve kahve yapımında kullanılan alet ve fincanlar için Via Indipendenza üzerindeki Bialetti’ye uğramalısınız.
Şarküteri ürünleri ve peynir için 1 Via Caprarie üzerindeki Tamburini’yi deneyin. Artık oldukça turistik olsa da ürünleri gerçekten lezzetli.
Mutfak ürünleri, parti malzemeleri, çocuk odası dekorasyon ürünleri ve daha pek çok ıvırı bir arada sunan’ya bayıldığımı söylemeliyim. Bu dükkânda saatler geçirip her şeyi almak isteyebilirsiniz, Euro’nun kaç TL olduğunu hatırlamanızda fayda var!
Piazza Maggiore’nin hemen arkasında bulunan Libreria Ragazzi şehrin en güzel çocuk kitapçısı. Özellikle fuar döneminde yazar ve çizerlerin imza günlerine de ev sahipliği yapan çocuk kitapçısında İtalyanca dışında başka yabancı dillerde de kitaplar bulunuyor.
Şehirdeki zincir kitapçı olan la Feltrinelli’de de İtalyanca ve başka dillerde kitap bulabilirsiniz. Çocuk kitapları bölümü ile kırtasiye bölümü de oldukça geniş.
İtalya’nın pek çok şehrinde bulunan oyuncakçı Citta’ Del Sole Bolonya’da Strada Maggiore 17 numarada. Oyuncak, kitap, dekorasyon ürünleri başta olmak üzere çocuklar için pek çok şey satılıyor. Ahşap oyuncakları çok sevimli bulduğumu söylemeliyim.
Bolonya’da nerede yemeli?
Bolonya yeme&içme konusunda Michelin yıldızlı restoranları ve ünlü şefleri ile oldukça iddialı şehirlerden biri.
Makarna ve deniz mahsulleriyle ün yapmış olan Diana’da rezervasyonsuz yer bulmanız oldukça zor. Okuduklarımın ve söylenenlerin aksine, bu restoranı fazlaca turistik bulduğumu söylemeliyim.
Masaya oturduğunuz andan itibaren yaklaşık 10 çeşit soğuk ve sıcak başlangıç, sonrasında tercihinize göre et, balık ya da makarnadan oluşan ana yemek ve yine 6 farklı çeşit tatlı sunulan Da Fabio şehrin en sevimli -ve yemekleri en lezzetli- restoranları arasında. Şefi masalara gelerek sizinle sohbet ediyor, yemekleri beğenip beğenmediğinizi soruyor.
Şehrin en eski kafelerinden biri olan Gamberini Roma’daki Cafe Greco’yu andırıyor. Ayakta kahve içen şık giyimli teyzeler ve amcalara hayranlık duyuyorsunuz. Omlet ya da çırpılmış yumurta, kızarmış ekmek ve taze portakal suyu ile başlayan kahvaltı menüsünün de en az çay saati kadar iddialı olduğunu söylemeliyim.
Sabah ya da akşam kahvesi için şehir halkının tercihi Via Ugo Bassi üzerindeki Antico Caffe Scaletto oluyor. Şehrin en iyi kahve dükkanlarından biri olduğunu söylüyorlar.
Şehrin en lüks restoranlarından biri Bitone. Via Emilia Levante 111’deki bu restorana mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Deniz mahsullü makarnaları, etleri ve tatlılarının çok iyi olduğunu belirtmeliyim. Fiyatları da sunumu, lezzeti ve ortamıyla doğru orantılı.
Al Pappagallo keyifli bir öğle yemeği için önerebileceğim restoranlardan. Makarnaları ve salataları oldukça lezzetli. Hava güzelse dışardaki masalarda oturup meydana açılan sokaklarda dolaşan insanları izlemek de oldukça keyifli.
Geleneksel Bolonya mutfağı için ise Ristorante Teresina, Trattoria da Gianni ile Il Rosso’yu önerebilirim.
Camera Con Vista ile Ristorante Donatello listemde olan diğer bir restoranlardı, ancak bu gezimizde gitmeye zamanımız olmadı. Şehirdeki en iyi pizzacının ise Nicola’s Pizzeria olduğunu söylüyorlar.
MODENA ve PARMA GEZİ REHBERİ
Bolonya’da merkez tren istasyonundan bilet alarak Modena’ya trenle 20 dakikalık kısa bir yolculuk sonrası varabilirsiniz. Tren bilet fiyatları tren saatlerine göre değişiyor. 7 Euro’ya da bilet alabiliyorsunuz, yoğun saatlerde 12 Euro’ya da.
Modena tren istasyonunda indiğinizde şehir merkezine 15 dakikalık bir yürüyüşle ulaşacaksınız.
İtalyan tenor Pavarotti’nin doğduğu şehir Modena aynı zamanda balsamik sirkesi ve Ferrari Müzesi ile ünlü.
Şehirde yarım günümüz olduğu için öğle yemeğini Modena’nın en iyi pizzacısı olduğu söylenen Erasmo’da yiyoruz. (Via Taglio 40) Bu restoranda menüde sadece çeşit çeşit pizza ve tatlı olarak da yediğim en güzel tiramisu var. Başlangıç, makarna ya da salata ile zaman kaybetmeden direkt yemeye başlıyorsunuz. Yemek sonrası da tatlının tadı kaçmasın diye kahve ya da çay bile ikram etmiyorlar.
L’insolito Bar ise gnocchi ve tiramisu ile ün yapmış, şehirdeki diğer bir iyi restoran. Hosteria Giusti ise bana tavsiye edilen bir başka restoran.
Modena’da öğle yemeğinden sonra şehrin iki önemli meydanı Piazza Roma ve Piazza Grande’yi dolaşıp Parma’ya doğru yola çıkıyoruz.
Modena’dan Parma’ya trenle 30 dakikada gelebiliyorsunuz. Parma’dan da Bolonya’ya tren bileti alabiliyorsunuz. Modena, Parma arası tren bileti için biz 7,50 Euro ödedik.
Şehrin merkezi Piazza Garibaldi ve etrafındaki sokaklarda yer alıyor. Via Cavour şehrin hareketli ve güzel caddelerinden biri. Kahve ve çay molası için bu cadde üzerindeki Caffe Cavour’u tavsiye edebilirim. (30 numara)
Parma, anlaşılacağı üzere parmesan peyniri ile ünlü. Bu peyniri satın almak için en iyi adreslerden biri Casa Del Formaggio. Nino Bixio 106/c adresindeki bu şarküteri aslında yerel halkın alışveriş yaptığı, hiç de turistik olmayan bir dükkân.
Bir cevap yazın