En son Paris seyahatimde, Bon Appetit Dergisi’nde yayınlanan Paris dosyasına göz atma şansım oldu, dosyada adı geçen restoranlardan da beğendiklerime gittim, daha önce yaptığım araştırma sonucu bulduklarıma da. Huzurlarınızda Paris yeme&içme rehberim:
Chartier: 1896’dan beri hizmet veriyor. Burada lezzetli Fransız mutfağı sade bir sunumla buluşup tabağına geliyor. Yemeklerinden çok dekorasyonu beni tavladı (7 Rue du Faubourg Montmartre).
Le Bar du Marché: Burası genç Parislilerin uğrak yeri. Özellikle kokteyl saatinde yer bulmak biraz zor oluyor. Sabah kahvesi için de tavsiye edilesi (75 Rue deSeine).
Bonfinger: 1864’ten beri var. Üstelik ilk tap birasını servis eden mekan olarak geçiyor Paris’te. Bugün yerli yabancı film yıldızlarını, politikacıları ağırlıyor. Akşam yemeği için bir gün önceden rezervasyon şart. Art Nouveau dekorasyonuna bayıldım. Mümkünse, cam tavanın altındaki aydınlık bölmede oturun, üst katı da sakin bir yemek isteyenler için (5-7 Rue de la Bastille).
Café de Flore: Sanırım Paris’te yediğim en pahalı tart ve içtiğim en pahalı çay için adres versem Café de Flore derim. Ancak bir zamanlar şehrin yazarlarına, şairlerine, ressamlarına mekan olmuş bu nostaljik kafeye sadece havasını solumak için bile bir kere gitmek gerek (172 Boulevard Saint Germain).
Les De Magots: Cafe de Flore ile aynı bulvar üzerinde, ona çok benzer bir kafe. Eski havasını korumuş, klasik bir dekorasyona sahip bir Paris cafesi. Hava sıcaksa mutlaka cadde üzerindeki masalara oturun, böylece hem gelen geçenleri seyredip hem de Paris’in en pahalı kahvelerinden birini yudumlayabilirsiniz.
Brasserie Lipp: Paris’teki brasserie’ler arasında bir klasik olmuş burası. Ernest Hemingway sık sık burasa oturup okuyup yazarmış zamanında. Klasik, basit sunumlu Fransız yemekleri servis eden Lipp beğendiklerim arasında (151 Boulevard Saint Germain).
Au Bourguignon du Marais: Menüsü sadece Fransızca. Çat-pat İngilizce bilen garsonlar yan masadakinin tabağındakini göstermek suretiyle sipariş veriyorum. Ayakta durduğumda birilerine dokunmadan ilerlemem münkün değil, öğle saati tıklım tıklım. Michelin’in ve Zagat’ın önerdiği bu brasserie keyifli bir öğle yemeği için tercihim. Sana da şiddetle tavsiye ederim (52 rue François Miron).
Le Relais de L’Entrecote: Paris’e kadar gelip de Cafe de Paris soslu antrikot ile yanında patates kızartması yenmeden dönülmez. Bu ikilinin en lezzetlisini yiyebileceğiniz yer ise elbette burası. Çok turistik olmasına, kapısında rezervasyon almadığı için uzun kuyruklar olsa da gitmeye değer. Paris’te farklı 3 şubesi bulunuyor. Saint Benoit’ta, Montparnasse’de ve Marbeuf üzerinde. Hepsinde aynı hizmet kalitesini ve yemeği bulabilirsiniz. Siyah elbiseli, beyaz önlüklü garsonların servis yaptığı, beyaz kağıt servisli masalar birbirine adeta bitişik durumda. Yeşil salata ve sonrasında gelen soslu et ve patates kızartması ile yemek tamamlanıyor. Dilerseniz tatlı menüsünden tatlı sipariş edebilirsiniz. Eğer tabağınızdaki biterse, bir kez daha tabağınıza servis yapıyorlar. Çocukla da çok rahat gidebilirsiniz, tabii eğer çocuğunuz et ve patates kızartması seviyorsa.
Laduree: Paris’e gelince makaron yemeden dönülmez. Makaron, içi krema dolgulu bir Fransız tatlısı. Güllü, vanilyalı, fıstıklı, çikolatalı, karamelli, böğürtlenli, çilekli başta olmak üzere pek çok çeşidi mevcut. Bu tatlıyla ünlenen Laduree de Paris’e gelip makaron yemek isteyenlerin uğrak yeri oluyor. Paris’te farklı yerlerde şubesi olsa da bence en güzel binaya ve iç dekorasyona sahip olanı Champs-Elysees üzerinde olanı. Kapısında kutuyla makaron almak isteyen turistlerden uzun bir kuyruk oluyor. İçerdeki masalardan birine yerleşip demli bir çayla sevdiğiniz tatta bir adet makaronun tadına bakmanızı öneririm. Makaronların tanesi 2,50 Euro. (Not: Laduree’nin İstanbul’da da 2 şubesi var ve makaronların soğuk zincirle Fransa’dan geldiğini söylüyorlar. Eğer Paris’e gidemiyorsanız belki buradaki şubelerden birini denersiniz.)
Galeries La Fayette: Paris’in en şık ve lüks alışveriş merkezinin alt katında bir de yiyecek&içecek bölümü bulunuyor. Buradaki gurme şarküteriden fırından yeni çıkmış baget ekmek, çeşit çeşit peynir ve şarküteri ürünü, ekler, çikolata ve içecek alıp Paris’in güzel parklarında piknik yapabilirsiniz. Eğer eve götürmek için gıda alışverişi yapmayı sevenlerdenseniz de bu kata mutlaka göz atın. Ben hardal ve çikolata aldım.
NOT: Daha fazla Paris notları için:
[…] Paris yeme&içme rehberi […]