Birinci sınıf ve her seviyede kayakçıya hitap eden pistleri denemek, farklı kış sporlarına bu sene bir şans vermek, doğanın ve manzaranın keyfini çıkarmak için kış tatiline çıkmayı planlayanlara yurtiçi ve yurtdışında farklı kayak merkezleri, her bütçeye uygun oteller ve lezzetli menülere sahip restoranlardan oluşan bir kayak dosyası hazırladık. Bol karlı tatiller!
İsviçre Alpleri’nin ihtişamına tanıklık etmek için St. Moritz
ST MORITZ
Dünyanın en eski ve en popüler kayak merkezi St. Moritz Alplerin güneyinde Engadin Vadisi’nin buzulları ve gölleri arasında yer alıyor. Önce uçakla Zürih’e, oradan da 15 dakikalık tren yolculuğu ile Zürih Hauptbahnhof’a (merkez istasyon) ulaşıyorsun. Sonra, 36,50 CHF ödeyerek yaklaşık 4 saat ve ortalama 200 kilometre sürecek tren yolculuğu ile Kış Olimpiyatlarına iki kez ev sahipliği yapmış St. Moritz’e ulaşıyorsun. Trenden iner inmez göl kıyısında sessiz sakin bir otel olan Waldhaus am See’nin adını interaktif tabelada görüp düğmeye basmamızın ardından beş dakika geçmeden bizi ve valizlerimizi alacak görevli yanımızda bitiveriyor (www.waldhaus-am-see.ch). Otelimiz göl kıyısında, sessiz sakin bir otel. Odamızın Toblerone çikolatalara benzeyen panaromik İsviçre Alpleri manzarasına sahip olduğunu söylememe gerek var mı bilmiyorum. Sonradan öğreniyorum ki, ekibin bu oteli tercih etmesinin nedeni barında 2.500 çeşit viski sunuyor olmasıymış (En fazla çeşit içeren özel koleksiyona sahip olması nedeniyle Guiness Rekorlar Kitabı’na bile girmiş).
Odamıza yerleşip etrafı keşfe çıkıyoruz. Scoula meydanının hemen güneyinde bulunan ara sokaklarda kalın taş duvarlı, ahşap kapılı, ferforje parmaklıkları olan kentteki en eski evleri görmek mümkün. Bu evler Graubünden mimarisinin en güzel örnekleri. Biraz fotoğraf çekmek için buranın en ünlü alışveriş caddesi olan, araç trafiğine kapalı Via Maistra’ya gidiyorum. Via Maistra 12 adresinde bulunan Turizm Ofisi’nden Engadine Müzesi’ne (Via dal Bagn 39) ve Alpleri resmeden Giovanni Segantini’nin harika manzara resimlerini görmek için ise Segantini Müzesi’ne (Via Somplaz 30) gitmemiz gerektiğini öğreniyorum.
İlk gün yol yorgunluğu sebebiyle erkenden yattığımız için ertesi sabah zinde bir şekilde St. Moritz’in 350 kilometre uzunluğundaki pistlerini keşfetmeye başlıyoruz. St. Moritz kayak merkezi Corviglia, Corvatsch, Diavolezza ve Zuoz olmak üzere 4 bölüme ayrılmış. Şehir merkezine en yakın olanı Corviglia. Diğerlerine ise tren veya otobüs ile ulaşım sağlanıyor. Günlük pass ücretleri 52-75 CHF arasında değişiyor. Bazı otellerde konakladığınız takdirde günlük 25 CHF’lik pass alabiliyorsunuz. 1800 ilâ 3300 metre yüksekliğindeki pistlerde tüm günü geçiriyoruz. Tecrübeli kayakçılar 2978 metre yükseklikteki Diavolezza tepesinin zorlu ve dar pistlerini tercih ederken ekipteki amatörler ise Corviglia’yı tercih ediyor. Ekibin bir bölümü kayak yerine “buz üzerinde satranç” olarak anılan curling’i denemeye karar veriyor. Ufak bir araştırma sonucu, kayak dışında St. Moritz’de göl kıyısında jogging, golf, kros kayağı, doğa yürüyüşü gibi farklı sporları da yapabilmenin mümkün olduğunu öğreniyorum. St. Moritz Cresta Run Kızak Kulübü’nde düzenlenen ve sadece erkeklerin katılabildiği yüzükoyun şekilde kızakla kayma yarışları (tobogganing) büyük ilgi görüyor (www.cresta-run.com).
Bütün günü pistlerde geçirdikten sonra akşam yemeği için tüm ekip Avrupa’nın en yüksek restoranı olan (2.486 metre) İsveçli şef Reto Mathis’in sahibi olduğu La Marmite’ye gidiyoruz (www.mathisfood.ch/corviglia/la-marmite).Biz geç kaldığımız için harika manzarayı seyredebileceğimiz cam kenarı bir masada oturamıyor olsak da yemeklerin lezzeti bu hayal kırıklığını çabuk unutturuyor.
Yemek sonrası bir şeyler içmek için adres buranın en eski ve şık otellerinden biri olan Badrutt’s Palace Hotel’in içindeki, adını ünlü barmen Mario’dan alan bara gidiyoruz.
Nerede Kalmalı?
Kentin en şık ve lüks oteli Badrutt’s Palace Hotel’de ünlü biri ile odana giderken koridorda karşılaşma ihtimalin çok yüksek (www.badruttspalace.com). Zamansız mobilya tasarımcısı olarak ün salmış Carlo Rampazzi’nin dekore ettiği ve yıl boyunca snowboard yarışları ve çeşitli festivallere ev sahipliği yapan Carlton Hotel’de keyifli bir tatil geçirebilirsin (http://en.carlton-stmoritz.ch). St Moritz Gölü’nün manzarasının keyfini çıkarmak için ise Corviglia pistine çok yakın olan Kulm Hotel’i tercih edebilirsin (http://www.kulm.com). Ekonomik bir konaklama adresi arıyorsan sana tavsiyem Hotel Hauser olacaktır (http://www.hotelhauser.ch).
Nerede Yemeli?
Peynir ve jambonla servis edilen röşti, arpalı, sebzeli çorba gibi yerel tatları denemek için Hauser’s Hotel Restaurant’a (http://www.hotelhauser.ch), şık bir akşam yemeği için klasik bir Avrupa mutfağı sunan Michelin yıldızlı Talvo by Dalsass’a (Eski adı Jöhri’s Talvo), atıştırmalık bir şeyler ve özellikle kurutulmuş et için ise hem şarküteri hem bistro olarak hizmet veren Hatecke’ye uğramalısın (http://www.hatecke.ch).
Not: Birbirinden ünlü şeflerin yemeklerini tatmak, genç ve yetenekli şeflerin yarışmalarını seyretmek ve İscviçre’nin farklı tatlarını keşfetmek için 27-31 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek olan St. Moritz Gurme Festivali’ne mutlaka uğra!
Dünyanın en lüks kayak merkezi Courchevel
COURCHEVEL
Courchevel 350 civarında pisti ve 200 adet liftiyle dünyanın en büyük kayak merkezi olarak kabul ediliyor. Cenevre Havaalanı’ndan otobüsle yaklaşık 3 saatte (100 Dolar ödeyerek) ya da Lyon’dan yaklaşık 5,5 saatte (80 Dolar ödeyerek) Courchevel’e ulaşman mümkün.
1300, 1550 ve 1850 metre olmak üzere üç farklı yükseklikte dört kasabası bulunan Courchevel Üç Vadi (Trois Valeés) olarak bilinen bölgenin içinde Meribel ve Val Thorence’ya kayarak geçiş imkanı da sağlamakta. 1850 metrelik en yüksek tepe lüks otelleri, şık restoranları ile jet sosyeteye ev sahiğliği yapıyor. 1550 metre, seçkin otelleri ve ekonomik fiyatları ile daha çok genç kayakçıların ilgi odağı. 1300 metre ise yeni başlayan kayakçılar ile çocuklu aileler tarafından tercih ediliyor. Privilage Ski’den eksik olan kayak kıyafetleri ve aksesuarlar kiralandıktan sonra ekibin tecrübeli kadrosu Les Suisses ve La Saulire civarındaki off-pistleri tercih ederek yola koyuluyor. Ben ise tek kişilik günlük skipass’a 38 Euro vererek kendimi 1550 metre yükseklikteki piste atıveriyorum. Aile paketi ve bu sezon ”birlikte kay, mutlu ol” sloganıyla çıkan ”duo pass” de alternatif ekonomik skipass paketleri arasında. Tek başıma düşe kalka geçirdiğim ilk günün sonunda ”Bu iş böyle olmayacak” diyerek ikinci gün ders almaya karar veriyorum. Kısa bir araştırma sonucunda ESF 1850’nin Courchevel’de kayak ve snowboard dersi alabileceğim en eski ve köklü kayak okulu olduğunu öğreniyorum (www.esfcourchevel.com). Sabah 9:30’da başlayan ve öğleden sonra 16:30’da sona eren günlük özel ders ücreti sezona göre 390 ile 420 Euro arasında değişiyor. Eğitmenim Julien Dubois’in 35 yaşında olmasına rağmen 12 senedir eğitmenlik yaptığını öğreniyorum. Julien bana yamaçlardaki zorluk seviyelerine göre pistlere dört renk verildiğini (yeşil, mavi, kırmızı ve siyah) anlatıyor. Ders sonunda 17 Aralık’ta düzenlenecek olan Audi Fis Bayanlar Dünya Kayak Kupası hakkında konuşuyoruz. Daha önceki iki slalomda kupayı almış, Olimpiyatlarda da madalya kazanmış olan Avusturyalı kayakçı Marlies Schild’i kayarken yakından görmek isterdim doğrusu. Gün batarken kasaba merkezindeki Courchevel’de fiyatları diğer beş yıldızlı lüks otellerle kıyaslandığında daha makul olan otelimiz le Paddock’un yolunu tutuyoruz (www.paddock-hotel.com). Eski bir ahırın restore edilmesi sonucu ortaya çıkan otelin her tarafı atçılıkla ilgili detaylarla dolu. Otelin restoranı olmadığı için akşam yemeğini uzmanlık alanı siyah trüf mantarı olan La Saulire’de yemeye karar veriyoruz (www.lasaulire.com). Benim tercihim her gün taze toplanan trüf mantarıyla yapılmış risotto’dan yana oluyor.
Nerede Kalmalı?
1850 metrede, pistlere yakın, ailece de keyifle vakit geçirebileceğin – dilersen köpeğini bile götürebileceğin – bir otel arıyorsan önerim La Sivoliere (www.hotel-la-sivoliere.com). Yaklaşık 40 yıldır hizmet veren, sade ama konforlu bir otel olan Annapurna Pralong pistine direct bağlantı sağlamakta (www.annapurna-courchevel.com). İki Michelin yıldızlı bir restorana sahip olmasına rağmen bir aile işletmesi havasında hizmet sunan Le Chabichou’nun geçtiğimiz sene açılan bir de spa bölümü bulunuyor (www.chabichou-courchevel.com).
Nerede Yemeli?
1650 metrede Le Signal liftinin yanında yer alan La Casserole resotanda lezzetli bir öğlen ya da akşam yemeğinizi yiyebilirsin. Hava güneşli ise Le Treplin’in dışarı attığı masalardan birinde sıcak çikolata içebilirsin. Şef Jean-André Charial’in yeteneği sayesinde çok kısa sürede iki Michelin yıldızlı alan Le Strato şık bir akşam yemeği için önerim. Dağ havası seni çarpmadıysa, bütün gün kaymaktan yorgun düşmediysen yemek sonrasında La Grange ya da Les Caves de Courchevel’de sabaha kadar eğlenebilirsin. Sakinlik arıyorsan Le Bar Des Airelles’te şöminenin karşısında kırmızı şarabını yudumlarsın.
Not: Courchevel’de nerede konaklanır, nerede yenir, nereden kayak malzemeleri kiralanır, hangi pistler sana göre, kayak/board dersleri ve pass ücretleri ne kadar merak ediyorsan, bunları ve daha fazlasını www.courchevel.com sitesinde bulman mümkün.
Doğu Avrupa’nın en çok rağbet edilen kayak merkezi Pamporovo
PAMPOROVO
Bulgaristan’ın dört büyük kayak merkezinden en gelişmiş, yerli ve yabancı kayakseverler tarafından en çok rağbet edilen kayak merkezi Pamporovo, aynı zamanda Doğu Avrupa’nın en önemli kayak beldelerinden de biri. Pamporovo, Rodop Dağlarının zirvesini oluşturan Snejanka Tepesini de bünyesinde barındırıyor. Sofya’dan araba ile 3,5 – 4 saatte (yaklaşık 260 km) Pamporovo’ya varıyoruz. Otel, kayak çıkış kartları ve özel kayak&snowboard derslerinin fiyatları Avrupa’daki diğer birçok kayak merkezine göre daha uygun olduğu için Pamporovo, son birkaç yıldır Türk kayakçılarının daha çok tercih ettiği kayak merkezlerinden biri olmaya başladı. Konaklamak için otel yerine içerisinde yatak odası dışında ufak bir salonu, açık mutfakla yemek odası olan Monastery Appartments’ı tercih ediyoruz. Monastery’nin içinde spa, kapalı yüzme havuzu ve bowling salonu ile yatmadan önce sıcak birşeyler içmek için bar da var. Otele eşyaları bırakıp 1600 m. ile 1926 m. arasında yüksekliğe sahip farklı tecrübe seviyelerine uygun pistleri denemek için liftlere gidiyoruz. 3 günlük ski pass fiyatı 66 Euro. Pamporovo’daki pistlerin uzunluğu 35 km civarında ve farklı renklerde toplam 11 adet pist ve 15 adet lift var. Burada ayrıca Pamporovo ile Mougla arasında kayaklı koşu (cross-country) yapmak için de 25 km’lik bir rota var. Pamporovo her ne kadar tecrübeli kayakçılar ve boardçular için pistler sunsa da burada yeni başlayanlar için daha çok alternatif mevcut. Avrupa’nın en iyileri listesinde adı olan bol ödüllü Pamporovo PLC Kayak Okulu’ndaki hocam Iskren Yavor’dan buranın Bulgaristan’ın en güneşli kayak merkezi olduğunu öğreniyorum. Kışın 120 gün güneşi görmek mümkünmüş. 4 saatlik kayak dersinin ücreti yaklaşık 110 Euro. Ders sırasında 2013-2014 sezonunda Pamporovo kayak merkezine yaklaşık 5 milyon Euro tutarında yatırım yapılacağını, pist ve liftlerin sayısının artacağını öğreniyorum.
Nerede Kalmalı?
Konforlu ve lüks bir tatil geçirmek istiyorsan, beş yıldızlı Hotel Orlovetz’i tercih edebilirsin (www.hotelorlovetz.com). Ancak, beş yıldızlı olması seni korkutmasın, zira ne fiyatlar ne de hizmet Avrupa’da alıştığın beş yıldız standardında değil. Dört yıldızlı Murgavets Grand Hotel Pamporovo’nın tam merkezinde bulunuyor (www.murgavets-bg.com). Her biri en az dört kişi için düzenlenmiş Malina Village’da ya da içerisinde yüzme havuzu, saunası ve bowling salonu da olan Hotel Perelik’te kalabilirsin (www.perelikhotel.com).
Nerede Yemeli ?
Kayarak geçen yorucu bir günün ardından Hotel Perelik ile Hotel Mourgavets arasında bulunan The White Hart’ta akşam yemeği yiyebilir sonrasında ise barında vakit geçirebilirsin Bölgenin en eski restoranı olan Chevermeto’da (1971’de kurulmuş) geleneksel Bulgaristan mutfağının tadına bakmalısın. Hem Bulgaristan hem de dünya mutfağını menüsünde bulunduran, tipik bir Bulgar evinin içindeki The White House akşam yemeği için keyifli bir mekan. Pamporovo’da bar ve gece kulüplerinde giriş ücreti alınmıyor. The White Hart restoran kısmının yanında bu kışın en gözde mekanı olacak bir bara da sahip. Hotel Snejanka’nın giriş katındaki Dak’s da kayakçılar tarafından ilgi gören mekanlar arasında.
PEKİ YA TÜRKİYE? İŞTE BİZDEKİ ADRESLER
Günübirlik kayak kaçamağı için Kartepe
KARTEPE
İstanbul’a araba ile yaklaşık 1,5 saat, Bursa’ya ise 2 saat mesafedeki Kartepe kolay ulaşılabilir olması sebebiyle günübirlik kayabilme imkanı sağlıyor. Kartepe Kayak Merkezi İstanbul-Kartepe arası günübirlik turlar düzenliyor. Gidiş –dönüş ücreti toplam 50 TL. Kartepe’de 4 ana lift ve bir yeşil, yedi mavi, iki kırmızı ve iki siyah olmak üzere her zorluk seviyesinde toplam 12 pist bulunuyor. Pist uzunlukları ise 400 metre ile 3500 metre arasında değişiyor. Bu nedenle, hem acemi, hem de tecrübeli kayak ve snowboardcuların tercih ettiği bir kayak merkezi. Kartepe zor, Karlıtepe orta, Kadıkonağı başlangıç seviyesinde, Geyikalanı kolay-orta zorlukta olan pistler. Kayak ya da board yaparken Sapanca Gölü’nün eşşsiz manzarasını da seyredebiliyorsun. Kartepe eteğinde ve Maşukiye girişinde çok sayıda kayak odası bulunuyor. Kayak malzemesi kiralamak, teknik destek ve bilgi ya da kayak &snowboard dersi almak için PenguenTepe Kayak Odası’na uğrayabilirsin (www.kartepepenguen.com).
Nerede Kalmalı?
Kartepe’ye günü birlik gitmek yerine konaklamayı tercih edersen 12 ay hizmet veren Green Park Resort’u deneyebilirsin (www.thegreenpark.com).
Nerede Yemeli?
Maşukiye bölgesinin lezzetli alabalıklarının tadına bakmak için Değrimen ya da Akaysa Alabalık Çiftlikleri’ne uğramalısın (www.masukiyedegirmen.com–www.akasyaalabalik.com.tr). Kaymaya başlamadan önce Bizim Ev veya Şirin Gözleme’de sıkı bir kahvaltı yapabilirsin. Öğle yemeği için ise Sapanca Gölü’nün eşsiz manzarasını seyredebileceğin Motali Restoran’ı öneriyorum (www.kartepemotali.com.tr).
Uzun Pist Tercih Edenler İçin Palandöken
PALANDÖKEN
Erzurum Havaalanı’na 17 ve şehir merkezine sadece 6 kilometre mesafede olan Palandöken Kayak Merkezi’ndeki toplam 28 km. uzunluğundaki pistler dünyanın en uzun ve dik kayak pistleri arasında yer alıyor. En uzun pist 12 km. uzunluğunda. Palandöken Kayak Merkezi’nin Slalom ve Büyük Slalom yarışmaları için tescilli Ejder, Güney Pisti Kapıkaya dahil olmak üzere çeşitli zorluk derecelerinde toplam 22 pisti var. Burada 9 adet telesiyej, teleski ve lift mevcut. Ski pass ücretleri 30 TL’den başlıyor. Ders almak istersen Dedeman Otel, Polat Renaissance ve Dedemen Ski Lodge’un kayak okulları var.
Not: Palandöken 2011 yılında dünyanın en önemli spor etkinliklerinden biri olan Universiade Kış Olimpiyatları’na da ev sahipliği yaptı. Yarışlara 52 ülkeden yaklaşık 2.500 sporcu katıldı.
Nerede Kalmalı?
Dört yıldızlı Dedeman Palandöken Ski Lodge’u (www.dedeman.com), daha ekonomik bir seçenek için ise Palan Otel’i (www. palanotel.com) tercih edebilirsin. Otel bünyesinde birçok cafe, restoran ve barı olan Renaissance Polat Erzurum Hotel’i de deneyebilirsin (www.marriott.com).
Nerede Yemeli?
Öğlen hızlıca bir şeyler atıştırmak ve kaymaya ara vermemek istiyorsan Dedeman Otel’in yanındaki büfelere uğrayabilirsin. Öğle ve akşam yemeği için ise Polat Sports Bar & Restoran’ı ya da Polat Renaissance’ın açık büfesini tercih edebilirsin.
Not: Kayak Kiraları – günlük 20-60TL arasında/Board Kiraları – günlük 30-60 TL arasında/ Özel kayak ve board dersleri : 150-300 TL arasında
Köroğlu Dağları’nın Zirvesinde Kartalkaya
KARTALKAYA
Istanbul ve Ankara’ya yakın olması sebebiyle son zamanlarda kayakçıların çok rağbet ettikleri bir kayak merkezi oldu Kartalkaya. Köroğlu Dağları’nın zirvesinde, çevresinde ormanların olduğu harika bir doğaya sahip üstelik. Kartalkaya Kayak Merkezi Bolu’ya sadece 38 km. uzaklıkta bulunuyor. Araba ile yaklaşık 40 dakikada Kayak Merkezi’ne varıyorsunuz. Kartalkaya’da uzunlukları 600 metre ile 1500 metre arasında değişen toplam 13 pist ve 21 telesiyej, teleski ve lift mevcut. Kartalkaya ayrıca kayaklı koşu (cross country), tur kayağı ve Alp kayağı için de uygun koşullara sahip. Snowboard ile ilgileniyorsan Snowboard Yarış Okulu’ndan ders alabilirsin (www.snowboardyarisokulu.com). Bu okul daha ziyade Alpin tarzı eğitim veriyor. Bir saatlik ders ücreti 180 TL. Bir başka alternatif ise bölgenin en eski okulu olan Timo Dorukkaya Snowboard Akademi (www.skiciyiz.biz –.http://timodorukkayasnowboardakademi.blogspot.com). 1 saatlik snowboard ders ücreti 150 TL. Snowboard sevenler ve eğitmenler Kartalkaya’nın doğal bir yapıya sahip olduğunu, kayak için pek tercih etmediklerini ancak snowboard için bu yapının çok uygun olduğunu söylüyor. Unutmadan, Dorukkaya pistinde kar kızağı kayanları da görmen mümkün.
Nerede Kalmalı ?
Eğer lüks bir tatil arayışındaysan Kaya Palazzo Ski&Mountain Resort’u denemelisin (www.kayahotels.com.tr). Ödüllü bir mimariye sahip Kartalkaya Golden Key Chalet’in loft tipi odaları ve süitleri ailece tatile gidenlerin tercihi olabilir (www.goldenkeyhotels.com). Dağın en eski otellerinden biri olan Dorukkaya Otel’de konaklarsan 7 adet liftin ve 11 adet pistin kullanımından ücretsiz olarak faydalanabilirsin (kayahotels.com.tr)
Nerede Yemeli ?
Kaya Palazzo Ski&Mountain Resort bünyesinde bulunan Swiss Fondue’de porcini mantarlı fondü ya da peynirli rösti denemeni öneririm. Yemek sonrasında otelin lobisinde salep ya da çay keyfi yapmalısın. Bütün otellerin iniş noktasında bulunan Dorukkaya bünyesindeki Drop Lounge’ın taş fırında pişen pideleri çok lezzetli (http://droplounge.com.tr).
Kış ve bahar aylarında kayak tatiline alternatif arayanlara
Eğer kayak tatili sana göre değilse, ancak bir mola verme ihtiyacındaysan ve nereye gitsem diye düşünüyorsan aşağıdaki listeye mutlaka göz atmalısın. 2014’te hangi ay hangi şehirde festival, sergi, spor ya da sanat etkinliği var öğrenip tatilini buna göre planlayabilirsin.
Kasım: Her yıl Kasım ayında başlayıp Aralık ayında devam eden iki milyon hayvanın Masai Mara’dan Mara Nehri’ni geçerek Serengeti’ye ulaştıkları büyük göçü izlemek için Kenya’ya gidebilirsin. Bir başka alternatif ise çiftleşmek ve yavrulamak üzere Avustralya’nın yarı tropikal sularına göç eden kambur balinaların Kasım sonuna dek süren Antarktika’ya dönüş yolculuğunu seyretmek üzere Sidney’e gitmek olabilir.
Aralık: Avrupa’nın en büyük kros şampiyonası Spar Kros Avrupa Şampiyonası 8 Aralık’ta Belgrad’ta spor tutkunlarını bir araya getirecek (www.belgrade2013.com).
Ocak: Basel’de 17 Ocak’ta düzenlenecek olan müzesi gecesinde şehrin tüm müzeleri gece boyunca açık. Üstelik farklı aktivite ve etkinlikler de düzenleniyor. Ayrıntılı bilgi için www.museumnacht.ch adresine göz atabilirsin. 24-27 Ocak tarihleri arasında ise İtalya’nın öenmli sanat fuarı Arte Fiera Bologna’da (wwwartefierabolognafiere.it).
Şubat: 64. Berlin Uluslararası Film Festivali 6-16 Şubat tarihleri arasında düzenleniyor (www.berlinare.de). Ocak ayında başlayan, dünyanın en iyi ve en lüks markalarını özel indirimlerle alabileceğin Dubai Alışveriş Festivali Şubat ayında da devam ediyor.
Mart: Yat dünyasındaki en son teknolojilerin de tanıtıldığı Boat Show 5-9 Mart tarihlerinde, Bükreş’te. Çok çeşitli eğlencelerin düzenlendiği ve bira tadımının yapıldığı Köln Festivali 3 Mart’a dek sürüyor (www.koelschfest.de). Mart ayı boyunca Kharkiv Caz Festivali kapsamında Rusya’nın ve Ukrayna’nın en ünlü cazcılarını dinleyebilirsin (www.zajazz.com)
Nisan: At yarışı merakın varsa, FEI Dünya Kupası’nın finalleri bu sene 16-24 Nisan tarihlerinde Lyon’da yapılacak (www.feiworldcup.com). Çağdaş ve modern sanatın önde gelen isimlerini bir araya getiren Belçika’nın en büyük sanat etkinliği Art Brussels 24-27 Nisan arasında (www.artbrussels.be). Sonrasında trenle Amsterdam’a geçerek her yıl 30 Nisan’da Kraliçe Beatrix’in doğum günü sebebiyle düzenlenen kutlamalara ve etkinliklere katılabilirsin.
Not: Bu yazı Esquire, The Black Book Sonbahar/Kış 2013-2014 için yazılmıştır.
[…] Not: Kayak, board ve kar tatili ile ilgili diğer yazılarım için buraya göz […]