Sevilla’dan ayrıldıktan sonra CA 92 otoyolunu takip ederek 235 km gidiyoruz. Exit 230 Santa F’den çıkış yaptıktan sonra Granada’ya varıyoruz. Otelimiz Hotel Ladron de Agua 16. yüzyılda inşa edilmiş Darro Nehri’nin kenarında bulunan bir binada yer alıyor. Otelin odaları Olvidos’un içindeki şiirlerden alıyor isimlerini. Duvarlarını da İspanyol ressamların eserleri süslüyor.
Granada’nın en görkemli yapısı kuşkusuz temeli Endülüs hükümdarı Sultan Muhammad I al-Ahmar tarafından 1238 yılında atılan Alhambra Sarayı. Amerikalı yazar Washington Irving 1829’da Granada’yı ziyaretinde bu muhteşem yapıdan etkilenip “Tales of the Alhambra” (Alhambra Hikayeleri) isimli kitabını yazmış. Nasri Sultanlığı’nın bu muhteşem sarayı 1984 yılında UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil olmuş.
Müzenin sadece bahçesinde gezmek için 5 Euro, kralların dinlenme yeri olarak kabul edilen Generalife kısmını gezmek için ise 13 Euro ödüyorsun. Bu bölüme girmek için biletinde sana bir saat veriyorlar, o saat aralığında içeri girmek zorundasın. Girişte uzun kuyruklar olduğunu söylememe gerek yok. Ancak için rahat olsun, saray sabah 8:30’dan akşam 20:00’ye dek açık. Ayrıca 22:00-23:30 arası da gece ziyareti yapabiliyorsun. Alhambra’yı gezmek için gerçekten vakit ayırman gerek, burayı gezmek neredeyse tüm gününü alabilir ancak kulaklık alıp hızlı adımlarla ilerlerim, her bölümde saatler harcamam, bahçelerde mola verip manzaranın keyfini çıkarmam desen bile en az 3-4 saatini ayırmalısın, benden söylemesi.
Benim sarayda favori yerlerim ise Charles V’in Sarayı, Gözetleme Kulesi (Torre de la Vela), Aslanların Avlusu (Court of the Lions) ve Generalife bahçeleri. Alhambra’da dikkatimi çeken bir diğer husus ise her Pazar bu şehirde yaşayanlara saat 14:00’ten kapanışa kadar ücretsiz ziyaret imkanı sunmaları. Unutmadan, Alhambra (El Hamra) ne demek biliyor musun? Kırmızı kale.
Albaicin bölgesi, şehrin en renkli kısımlarından biri. Ancak buraso çok yokuşlu bir bölge, nefes nefese kalıyorsun yürürken, söylemedi deme. Santa Ana Klisesi, 11. yüzyılda yapılmış hamam El Banuelo ile Arkeoloji Müzesi bu bölgenin görülmeye değer yerlerinden. Plaza Nueva da şehrin en hareketli merkezlerinden. Gran Via ise şehrin ana caddesi. Granada Modern Sanat Müzesi’nde de her zaman farklı sergiler oluyor. Heykeltraşlar, fotoğraf sanatçıları ve ressamların eserlerine ve yerleştirmelerine yer veren bu müze bence şehre ayak basar basmaz gidilmesi gereken yerlerden bir tanesi (Giriş ücreti 1,50 Euro).
Sana Not: Granda Card alarak müzelere ve sergilere ücretsiz ya da indirimli girmen mümkün. Ayrıca şehir taşımacılığında da ücretsiz seçenekler sunuyor bu kart. Şehirde otobüs tek yön gidiş 1, 20 Euro, taxi 10 km’lik yer yaklaşık 10 Euro.
Bu şehirde vitrinindeki araba resimleriden dolayı keşfettiğimiz sonra Madrid ve Malaga’da da şubeleri olduğunu öğrendiğimiz harika bir dükkan var. Callate La Boca (Reyes Catolicos 47). Dükkanda t-shirtler, posterler, şemsiyeler, halılar, kupalar başta olmak üzere pek çok ürün var. Hepsi de birer tasarım harikası çizime sahip. Klasik arabalardan oluşan seriyi alıyoruz. Şu anda bizim ufaklığın odasını süslüyorlar.
Akşam yemeği için harika bir tepeye konumlanmış Mirador De Morayma’ya gidiyoruz. Buraya ulaşmak için bir hayli yokuş yürüyüp sonra merdiven çıkıyoruz ama olsun. Çok güzel bir bahçe bizi karşılıyor. Şehrin en iyi carmen restoranı olarak bilindiğini sonradan öğreniyorum. Sacromonte omleti olarak bilinen sebzeli ve etli omlet, kurutulmuş fasulye, domuz yağı ve eti ile siyah puding/sos ile yapılan güveçler, sarımsaklı çorba ile soğuk servis edilen gazpacho çorbası yöresel yemekler arasında başı çekiyor (Calle del Pianista Garcia Carrillo 2). Mirador De Morayma’da akşam yemeği yemek istiyorsan birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmanda fayda var.
Bilmen de fayda var, İspanyollar yavaş insanlar. Bu nedenle yemek servisi sırasında açlıktan parmaklarını kemirmek istemiyorsan mutlaka aperatif birşeyler ve salata da sipariş vermelisin. Bir de yemek saati konusu var, saat 19:00 gibi bir restorana gittiğinde beklediğin hizmeti bulamayabilirsin. Menüde yer alan bazı yemekler henüz hazır olmamış olabilir, neden mi? Bu millet ancak saat 21:30 -22:00 gibi akşam yemeğine oturuyor da ondan.
Eğer öğlen yemeği için adres soracaksan, çeşit çeşit tapas denemek için Plaza Nueva’daki Bodegas Castaneada, Camerero’daki Taberna Salinas ve tasarımını çok beğendiğim Plaza de las Pasiegas’taki Bar Pasiegas ilk aklıma gelenler. Hatırlatmakta fayda var, İspanyollar saat 13:30 ile 17:30 arası siesta yaptıkları için öğle saatlerinde tapas bar’ların çoğu kapanıyor. Aç kalmamak istiyorsan bir gözün hep saatte olmalı.
Harika bir akşam yemeği sonrasında ertesi sabah günü birlik Picasso’nun doğduğu şehir olan Malaga’ya gitmek üzere bilet alıp otelimize dönüyoruz.
Sana Not: Endülüs’te araba ile yolculuk üzerine diğer şehir notlarımı okumak için buraya beklerim.
Bir cevap yazın