Sabah erkenden uyandım. Sebebi odama tavandaki pencereden dolan harika güneş ışığı. Kalktım ve kahvaltıya indim. Kurabiye otelin kahvaltısının ününü belki duymuşsundur. En son Cem Talu’nun çektiği gazetede yayınlanan Kurabiye’de kahvaltı fotoğrafına ağzımın suları akarak bakmış, pazar sabahı orada kahvaltı etmek lazım demiştim. Kısmet bu güneymiş. Ev yapımı çilek ve tarifini almam gereken portakal reçeli – ince kabuklu – tulum peyniri, çeşit çeşit zeytin, ev yapımı salça ve bahçeden üzüm. Yanında taze demlenmiş çay ve kızarmış simit. Bu masada saatlerce oturabilirim de zaman kısıtlı. Kahvaltım bitince kalkıp tekrar denize gitme planları yapıyorum. Kapıda taksi beklerken otelin duvarlarındaki resimler ilgimi çekiyor. Öğreniyorum ki Kurabiye Otel her sezon bir sanatçıya duvar oluyor, komisyon almadan eserlerini sergileyip satışına aracılık ediyor, özetle sanata ve sanatçıya destek veriyormuş. Otelin kazancı ne diye sorarsan, duvarlarında birbirinden güzel fotoğraflar, resimler asılı oluyor, daha ne olsun. Kurabiye’deki kahvaltıdan sonra insan kolay kolay acıkmıyor ama Alçatı’ya gelmişken ne yesem nerede yesem diye sürekli aklı midesinde biri olan ben iyi yerlere ilişkin tüyoları toplayıp lezzet turuna çıkıyorum. Yola koyulurken Hacı Memiş’te bir bakkal bulsak da soğuk su alsak dediğimde beni Hasan Amca’ya yönlendiriyorlar. Yeni açılan butik Sign’ın karşısında yer alan bu dükkana girdiğimde birden geçmişe ışınlandığımı hissediyorum. Eski muşamba raf örtüleri, keten ve hasır sepetler içinde bakliyatlar, duvarlara asılı eski güreş resimleri… Hasan Amca güler yüzlü, bakkala her girenin halini hatırını sorup sohbet ediyor, bu aralar sağlığından şikayetçi biraz, üzülüyorum. Bakkala alışverişe başkaları gelince izin isteyip ayrılıyorum.
Aşağıdaki listede saydığım yerlerden kiminde sadece çay içtim, kiminde kallavi bir öğle yemeği yedim, kiminde ise arkadaşlarımla başlangıç ve ana yemek paylaştım. Bir kısmını ise deneme şansım olmadı, bir sonraki sefere mutlaka diye not aldım. İşte Alaçatı Lezzetleri isimli çalışmam, afiyet olsun şimdiden.
Village Cafe Supply&Co: Yaz başında açılan ve Hacı Memiş Mahallesi’ne farklı bir hava katan cafenin makaronları şahane. Village Kek’in tadına mutlaka bakmak lazım. Akşamları da et restoranı olarak servis veriyor burası. Mekanın bir diğer özelliği de arka tarafta bir ayakkabı butiği yer alması. Common Projects, Festival, Peter Non ve Aro gibi farklı markaları yurtdışından getiriyorlar (Hacı Memiş Mahallesi 2012 Sok no 39).
Eflatun: Masa, sandalye, tabak, çanak, servis en sadesinden, yemekler en lezzetlisinden. Daha önce Kemerburgaz’da ufak bir İtalyan restoranı işleten Nalan Hanım’a et dışında ne yesek diye sorduğumda patlıcanlı penne, deniz mahsullü spagetti, fava ve humus ilk saydıkları oluyor. Unutmadan, Eflatun’un bir de 4 odalı sevimli bir misafirhanesi var (Hacı Memiş Mah. 2012 Sok No:9).
Göz Lokal: Göz Oda 5 odalık bir minik otel. İçinde bir de lokali var. Öğlen atıştırmalıkları için ideal bir mekan. İnsana kendini bir anda Doğu Londra’da hissi veriyor diyebilirim. Ufak bir barı da var, akşam keyif yapmayı sevenler için. (Hacı Memiş Mah. 2012 Sok. No:33).
Agrilia: Bu yaz Kemalpaşa Caddesi’nden Hacı Memiş’teki TashMahal otelin bahçesine taşınan Agrilia’nın menüsü biraz İtalyan biraz Arjantin. İtalyan usulü makarnalar, Arjantin usulü kuru dinlendirilmiş etler. Rezervasyon şart. Fiyatları da yemeğin kalitesiyle doğru orantılı. Hem sahibi hem aşçısı Melih Tekşen ben gittiğimde mutfakta et kesiyordu, ayak üstü sohbet edebildik. Bir dahakine etlerin nasıl hazırlandığına dair merakımı gidermeyi planlıyorum.
Asma Yaprağı: Alaçatı’da nerede yemeğe doyamadın deseler adres olarak Asma Yaprağı derim sana. Burası ilk önce dekorasyonu ile kalbimi çaldı. Çakıl taşları ile dolu bahçede, incir ağacı altında kurulu masalarda mavi hasır sandalyeler, bembeyaz dantelli örtüler. Loş bir aydınlatma, fonda güzel bir müzik. Servis de çok şık. Emaye kaseler, kristal bardaklar, renk renk cıvıl cıvıl bir sofra. Ne yedim diye merak ediyorsan, çalkama (bölgedeki otlarla yapılan yemeğe un ve yağ ile yapılan sos dökülüyor), kabak sinkonta, peynirli patlıcan salatası, kabak çiçeği dolması, balkabaklı mücver, domataşı ve patlıcanlı pilav. Bunların hepsi sahibi Ayşe Nur Mıhçı’nın aile tarifi. Denk gelince yemek sırasında hem kendisi hem de burayı birlikte işlettiği oğlu Kerem ile koyu bir sohbete dalıyoruz. Ayşe Hanım uzun sofralar kurulan, çeşit çeşit yemekler pişen evlerde büyümüş, aile geleneğini restoranına taşımış aslında. Emaye seven ben koleksiyonunu görünce kıskanıyorum, elimde değil. Yemekler çok lezzetli, fiyatlar da yemeklerin kalitesine göre, ne ucuz, ne pahalı. Ayşe Hanım vakit bulsam anılarımı, tarifleri yazmayı istiyorum diyor. Kitap yazsın diye baskı yapıyorum kendisine, yoksa bu lezzetleri tatmak için hep Alaçatı’ya gitmek çok zor. Sana Not: Haftalar öncesinden rezervasyon yaptırsan iyi edersin.
Dutlu Kahve: Village Cafe’nin tam karşısında yer alıyor. Akşam burası kalabalık, kahve içenler, sohbet edenler, tavla oynayanlar…
Su’dan: Hacı Memiş’in eskilerinden. Kahvaltısı çok güzel. Menüsünde Brüksel midyesi de var, Fas usulü Chermoula baharatlı ızgara balık da İngiliz usulü fish&chips de (Hacı Memiş Mah. 2012 Sok No: 20).
Kapari Atölye Kahve: Kelimenin tam anlamıyla bir sanat evi burası. Önce galeriyi gezip sonrasında bir fincan kahve yanında taze kurabiye ya da ev yapımı bir bardak soğuk limonata için uğrayabilirsin. Ev yapımı reçellerin ağırlıkta olduğu bir de kahvaltı servisi var (Hacı Memiş Mahallesi 2012 Sokak No: 10).
El Beso: Bu yaz 5. Sezonunu geçiriyor. Sokağa koyduğu ahşap masaları ve rengarenk yastıkları favorim. El Beso’nun menüsü ağırlıklı Akdeniz mutfağından oluşuyor. Yolun düşerse mavi dondurmanın tadına mutlaka bakmalısın (Yenimecidiye Mahallesi, Çamlıkuyu Sokak No: 2).
Kırmızı Ardıç Kuşu: Burası bir sanat galerisi. Ama girişte Pizza Cafe isimli bir kafesi var. Arka bahçede yetiştirdikleri taze baharatlarla süsledikleri pizzaları ve ev yapımı makarnaların lezzeti var. Menüde 30’dan fazla pizzayı görünce seçim yapmak biraz zor oluyor (Kemalpaşa Caddesi No: 96).
İmren Han Pastanesi ve İmren Han Cafe: Buraların en eskilerinden. Eski usul tatlı sevenlerin uğrak yeri. Biraz Cafer Erol, biraz Üç Yıldız dersem belki hayalinde canlanabilir mekan. Kahvaltı, ne zaman istersen, öyle saat 8-12 arası diye bir sınırlama yok. Tatlı lor kurabiyesi ve buz gibi limonata beş çayının yerine geçebilir (Kemalpaşa Caddesi No: 72).
İyi Pizza: Pazar yerinin arkasında kalan İyi Pizza, adının aksine sadece pizza sunmuyor. Etleri de en az pizzaları kadar lezzetli, 500 gram et yanında fırında patates ve sote sebze ile geliyor. Favorim Köz pizza (patlıcan pizzaya yakışır mı diye soranlara). Tatlı olarak mozaik pasta ile tiramisu denedim. Mekanın adı, menüsü sade ama dekorasyonu çok güzel. Manav kasalarından yapılma barını ve emaye kovadan yapılma lavabosunu pek beğendim (Cumhuriyet Caddesi No: 22).
Sana Not: Alaçatı – Hacı Memiş ile ilgili diğer yazılarımı merak ediyorsan buraya, Hacı Memiş’te beğendiğim dükkanları okumak istersen buraya göz at derim.
[…] yeni açılan Bloom Alaçatı Otel’de konaklayabilirsin. Nerede yemek yiyelim dersen adres listemi paylaşırım. Alışveriş yapmayı seviyorsan bunlara da bir bakmalısın. Daha fazla bilgiye […]