Doğu Karadeniz gezimizin son günü sabah erkenden Trabzon’a doğru yola koyuluyoruz. İstanbul uçağımız akşam saatinde olduğu için bir günlüğüne de olsa Trabzon’u gezeceğiz.
Trabzon’da ilk durağımız Sümela Manastırı oluyor. Manastır çıkışında çift yönlü otobüsler trafiği engelliyor. 20 TL araçla giriş için 8 TL’de Manastır girişi için ödeme yapıyoruz.
Altındere Vadisi’ne hakim Karadağ’ın eteklerindeki sarp kayalık üzerine kurulu Yunan Ortodoks mananstır ve kilise kompleksi olan Sümela Manastırı deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikte bulunuyor. Meryem Ana adına kurulan Manastır adını siyah anlamına gelen “melas” kelimesinden alıyormuş.
Manastır bir mimari harika olsa da çok iyi bakıldığını söylemem mümkün değil. Duvarlarına yazı yazmak yasak ve cezası olmasına rağmen her gelen ismini kazımış. Manastır ile ilgili herhangi bir açıklama, İngilizce ya da Türkçe tabela yok. Eğer rehbersiz gezerseniz nereyi gezdiğinizi bilmeden dolaşmanız gerekiyor. Tüm bunlara rağmen Sümela insanı büyülüyor.
Manastır’dan çıkıp ikinci durağımız olan Atatürk’ün Evi’ne gidiyoruz (Giriş 2 TL). Bahçe haricinde fotoğraf çekmek yasak. Çalışma odasında yer alan Remington marka daktiloda aklım kalıyor. Evin bahçesinde hediyelik eşya satan standtta Atatürk ile ilgili magnet, broş, fotoğraf olmamasını şaşkınlıkla karşılıyorum.
Atatürk’ün Evi’nden sonra Trabzon’un ünlü semti Faros’ta bulunan AyaSofya Müzesi’ne gidiyoruz (Giriş 3 TL).
Müze sonrasında da Bakırcılar Çarşısı’nda dolaşıyoruz. Maraş, Uzun Sokak, Tabakhane ve Gazipaşa’nın Trabzon’un en güzel caddeleri olduğu olduğunu öğreniyorum. Kuyumcular Sokak’ta bulunan Özen İş’e uğrayıp bakır bardaklar alıyorum ayran servisi için. Satıcının dediğine göre, bir usta günde 3 tane bardak yapabilirmiş zira bu bardaklar elde tek tek yapılıyormuş.
Öğle yemeğinde meşhur Vakfıkebir ekmeğini tadıyorum. Sonra Beton Helva’ya uğruyoruz. Trabzon’un Hamsiköy sütünden özel olarak yapılan helvası ünlüymüş.
Havaalanına gitmeden önce Trabzon’a tepeden bakıyoruz ve Karadeniz’e şimdilik veda ediyoruz.
[…] kokusu ile güne zinde başlamak… Karadeniz’in kalbimdeki yeri apayrı. Borajet Dergisi Trabzon anılarımı paylaşmamı istediğinde hiç tereddüt etmeden ‘EVET’ dedim. Bu ay Bora Jet ile […]