Oğlumla ilk diş doktoru ziyaretimizi daha önce sizlerle paylaşmıştım. Şimdi 6 ayda bir düzenli olarak diş doktorumuzu ziyaret ediyoruz. Çocukların korkmadan, ağız sağlıklarını korumak adına diş doktorunu düzenli olarak ziyaret etmeleri çok önemli zira erken fark edilen çürüklerin ya da ortodonti bozukluklarının tedavisi daha kısa sürede tamamlanabiliyor. Bu hafta Ağız ve Diş Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Bu sebeple Bakırköy Diş Hastanesi Başhekimi Diş hekimi Selma Kurtoğlu, Pedodonti Uzmanı Doc. Dr. Handan Över ve Ordonti Uzmanı Dr. Fatma Yalçın Zorlu ile çocukların diş sağlığı üzerine sohbet ettik.
Kurtoğlu, diş hekimi korkusu olan çocuklara, işlem öncesinde, kullanılacak aletlerin basit bir dille açıklanarak tanıtılmasının, öncelikle basit ve kısa işlemlerden başlanarak çocuğun güveninin kazanılmasının korkuyu yenmekte önemli olduğunu belirtiyor; “Çocuğun diş hekimi (Pedodonti Uzmanı) ile problem oluşmadan önce tanışması, böylelikle diş hekimi ile arasında bir bağ oluşması da güven duygusunu sağlar.”
Diş fırçalamaya özendirin
Çocukların düzenli olarak diş fırçalamasının diş ve diş eti sağlığının en önemli adımı olduğunu belirten Kurtoğlu öncelikle nasıl el ve yüz yıkama alışkanlığını çocuklarımıza aşılıyorsak, diş fırçalama işlemini de aynı özenle aşılamamız gerektiğini söylüyor; “Renkli, ilgi çekici diş fırçası alarak çocuklar diş fırçalamaya özendirilebilir. Diş fırçalama sırasında kum saatleri yardımıyla hem süre tutulur hem de diş fırçalama işlemi oyun haline getirilebilir. Ama en önemlisi çocuklar ebeveynlerinden gördükleri şeyleri yaparlar. Anne baba diş fırçalıyorsa çocuğun bu alışkanlığı kazanması daha kolay olacaktır.”
3,5-4 yaşına kadar tükürme refleksi tam gelişmediğinden diş macunsuz ya da pedodonti uzmanının önereceği diş macunları ile dişlerin fırçalanması gerektiğini vurgulayan Kurtoğlu, diş fırçasının mümkün olduğunca küçük başlı ve yumuşak kıllı olması ve sıklıkla yenilenmesi gerektiğini de ekliyor; “Fırçalama okul dönemine kadar anne-babaların kontrolünde ve onların yardımıyla yapılmalıdır.”
Gece beslenmesi biberon çürüğüne sebep olabilir
Över ise çocuklarda erken yaşlarda süt dişlerinde bile çürüklerin görülebildiğini belirtiyor ve özellikle gece uyumadan hemen önce ve uyku sırasında biberonla içilen sütün, bebeğinizin dişlerinde “biberon çürüğü” gelişimine neden olabileceğini vurguluyor. Över, sütün besleyici değerini arttırmak için, süte bal, pekmez ya da şeker gibi tatlandırıcılar katmanın biberon çürüğü gelişimini daha da hızlandırdığını belirtiyor. Biberonla verilen sütün, uykuya geçildikten sonra dişler üzerinde biriktiğini, uyku sırasında tükürük salgısı da azaldığından dişlerin hiçbir şekilde temizlenmeyerek dişlerin üzerinde daha önceden var olan çürük yapıcı bakterilerin asidik bir ortam oluşturmasına neden olduğunu söylüyor Över. Bu asitler dişlerin tüm yüzeyini kaplayan mine yapısını bozarak, önce tebeşirimsi beyaz renkte lekelerin görülmesine, daha sonra da “biberon çürüğü” olarak tanımlanan sarı-kahverengi renkte çürüklerin oluşmasına neden olmaktadırlar. Över, biberon çürüklerinin önlenmesi için biberondaki süte şeker, bal, pekmez gibi tatlandırıcılar ilave edilmemesini, dişlerin beslenme sonrasında temiz ve hafif nemli bir gazlı bezin işaret parmağına sarılmasıyla ya da parmak fırçası yardımıyla temizlenmesini ve bebeğin ilk yaşından itibaren düzenli olarak pedodonti uzmanına götürülmesini öneriyor.
Biberon çürüğünün oluşmasına neden olan bakterilerin zararlı etkileri ile süt dişlerinin yapıları gereği kısa sürede ağrılı bir durum almasına ve iltihaplanmasına neden olduğunu söyleyen Öven, gelişen diş enfeksiyonlarının yemek yerken huzursuzluk, düzensiz uyku, konuşma ve estetik problemleri yaratabileceğini söylüyor. Bunun yanı sıra çürükler süt dişlerinin altında gelişmekte olan sürekli diş tomurcuklarına da zarar verebilmekte.
Erken teşhis ameliyatsız tedavi sağlayabilir
Kurtoğlu, kontrol altında tutulan çocuğun süt dişlerinde oluşan çürüklerin erken tespitinin sorun büyümeden tedavi şansı verdiğini belirterek 6 yaş civarında süren sürekli azı dişlerinin çürükten korunması için fissür örtücülerin uygulanabileceğini söylüyor. Kurtoğlu ayrıca, ortodontik açıdan kemik gelişimindeki bozukluklar erken tespit edilirse daha kısa ve basit tedbirlerle ile sorunların büyümesinin önlenebileceğini vurguluyor. Süt dişlerini erken dönemde kaybeden çocuklarda yer tutucu uygulanmaz ise sürekli dişlerin çene kemiğinde dizilişi gelecekte bozulacağından, ciddi ortodontik tedavilere ihtiyaç duyabileceklerini söylüyor Kurtoğlu; “Çocuklarda 12-13 yaş sürekli dişlerin ağız içinde tamamen yer aldığı dönemdir. Ortodontik tedavide kemiksel müdahaleler bu zamandan önce yapılır. Çünkü bu dönemden sonra kemiksel kaynaklı sorunlar kısmen ortodontik tedaviyle ya da ameliyatlarla düzeltilebilir.”
Çocuğunuzu erken yaşta diş hekimi ile tanıştırın
Kurtoğlu, anne-babaların çocuklarının gelişiminde dikkat etmeleri gereken en önemli konulardan birinin ağız ve diş sağlığı olduğunu söylüyor; “Dişhekimliği genel anlamda hep pahalı olarak değerlendirilse de 0-18 yaş aralığında yapılacak olan düşük maliyetli koruyucu ve önleyici tedavilerle hem maddi hem de manevi olarak yarar sağlanabilir.”
Zorlu ise ortodontik tedaviler hakkında bilgi paylaşıyor, ailelerin en büyük sıkıntılarının başında gelen parmak emme, emzik ve biberon emme, hatalı yutkunma, ağızdan nefes alma gibi kötü alışkanlıklara erken dönemde müdahale edilerek alışkanlık ortadan kaldırılırsa, diş ve çene bölgesinde meydana gelebilecek deformasyonların önüne geçilebilmekte olduğunu söylüyor; “Ancak genetik geçişin olduğu bir takım problemlerin önüne geçilememekte, bu vakalarda ortodontik tedavi uygulanması gerekiyor.”
Zorlu ayrıca, üst çene veya alt çenesi normalden ileri veya geride olan, üst dişleri alt dişlerini çok fazla örten ya da hiç örtmeyen, dişleri çapraşık veya seyrek olan, diş eksikliği, diş fazlalığı veya gömülü dişleri bulunan çocukların ortodontik tedavi ihtiyacı bulunabileceğini belirtiyor. Tedaviye başlama yaşının problemin kaynağına göre farklılık gösterdiğini söyleyen Zorlu doğru zamanlamanın belirlenebilmesi için çocukların 6-7 civarında bir ortodontist tarafından muayene edilmesinin önemini vurguluyor.
Bir cevap yazın