Hiç gelmeyecek sandığım bahar en nihayet geldi. Hava yavaş yavaş ısınmaya başladı. Biz de kendimizi sokağa, şehirde sayılı olan yeşil alanlara, parklara attık. Bu bahar oğlumla yapmak istediğim şeylerin listesini yaptım. Eğer siz de çocuğunuzla doğanın ve yeşilin tadını çıkarmak istiyorsanız, bu liste tam size göre!
Kelebekler üzerinize konsun!
Çocuğunuz bütün kış kapalı mekânlarda aktivite yapmaktan sıkıldıysa ve spora meraklıysa orienteering tam ona göre! Harita üzerinde işaretli yerleri pusula yardımıyla koşarak bazen de bisikletle en kısa sürede bulmayı hedefleyen bu spor İstanbul Orienteering Kulübü tarafından Pazar günleri Belgrad Ormanı’nda düzenleniyor. Ailece katılabileceğiniz bu etkinlik için www.iog.org.tr sayfasından kayıt yaptırmanız gerekiyor.
İstanbul Kelebek Çiftliği’nde kelebekler konusunda bilgi sahibi olduktan sonra rehberlerle birlikte kelebek serasını geziyorsunuz. Burada kelebeğin yumurta, tırtıl, pupa ve erişkinlik dönemleri başta olmak üzere kelebeklerin yaşam döngüsüne ait her aşamayı canlı olarak izlemek mümkün. Renk renk uçuşan kelebekler, tropik bitki ve çiçekler arasında mutlaka yürüyüş yapın. Çiftlikte piknik yapabilir ya da Obur Tırtıl Café’de bir şeyler atıştırabilirsiniz.
Elli bin ağaç ve bitki bir arada
32 hektarlık bir alana yayılmış Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nden sıkça söz ediyorum yazılarımda. Elli bin farklı ağacın ve bitkinin bulunduğu bu harika bahçede çocuklar ağaçlar ve bitkiler hakkında bilgi sahibi olurken farklı adalarda keşif yapma, oyun oynama ve çiçek dikiminden kuş yuvası yapımına çeşitli aktivitelere katılma imkanına da sahip oluyor.
Kış aylarında etkinliklerini keyifle takip ettiğim Happy Nest, “Her Çocuk Ispanak Sevmez” kitabının yazarı Yasemin Üstay Tekin ile şehirde büyüyen çocuklarımızı yeşil ile buluşturmak için el ele verdiler ve Happy Nest Doğal Yaşam Kulübü’nü kurdular. Mayıs ayı boyunca hafta sonları çocuklu aileleri Terkos Gölü’nün kıyısında bulunan Durusu Park’ta, trekking’ten uçurtma yapımına, tarladan sebze meyve toplamaktan kuş gözetlemeye kadar birbirinden eğlenceli doğa aktiviteleri ile buluşturmayı planlıyorlar.
Kamp hayatına hazır mısınız?
“Kampa Gidelim mi baba?” oluşumu çocuklara doğayı sevdirmek, kamp yaşamını öğretmek ve aynı zamanda yeşili koruma konusunda bilinçlendirmek için keyifli kamplar düzenliyor. Eğer uzun süreli kamp programlarına katılmaya cesaret edemiyorsanız, Düzce, Bilecik gibi yakın yerlere yaptıkları haftasonu programlarını deneyin. Çocuklarınızla köy yaşantısını deneyimlemek, bahçelerden ot toplamak ve onlarla yemek yapmak, ekmek yapmayı öğrenmek, bol bol yürüyüş yapmak ve doğayı keşfetmek, köy evlerinde ya da çadırlarda konaklamak kulağa oldukça hoş geliyor.
Bahar demek, bizim için çimenlere serilip piknik yapmak demek. Büyükada’daki Dilburnu, Heybeliada’daki Değirmenburnu mesire yerleri, Polonezköy ya da Belgrad Ormanı piknik için sevdiğimiz yerlerin başında geliyor. Şehir merkezinden çok uzaklaşmak istemiyorsanız Caddebostan sahili ya da Fenerbahçe Parkı’nı da listenize ekleyin.
Sümüklüböcekleri izliyoruz
Biz oğlumla Imaginarium’dan bir tane minik büyüteç, yağmur botları ve bir de yağmurluk aldık. Yağmurlu günlerde yağmur diner dinmez bahçeye çıkıyoruz ya da parka gidiyoruz. Sümüklü böceklere, çiçeklere, solucanlara büyüteçle yakından bakıyoruz. Bizim ufaklık yepyeni bir dünya keşfediyor. Alt tarafı bir büyüteç deyip geçmeyin, şu sıralar evin en kıymetli aleti o!
Bahçede topladığımız yapraklardan, otlardan ve dallardan resimler yapıyoruz. Yaprakları boyayıp kağıda baskı yapıyoruz.
Bu günlerde yatmadan önce de doğa ile ilgili kitaplar okuyoruz. Doğa Gezginleri en sevdiğimiz kitapların başında geliyor. Çiftlikte yaşayan İnci ve Ege adında iki kardeşin doğayı nasıl keşfettiğini anlatan kitabın sonunda eğlenceli etkinlikler de mevcut (İş Bankası Kültür Yayınları). Kırda Araba Gezisi (İş Bankası Kültür Yayınları), Ayşegül Doğayı Koruyor (Yapı Kredi Yayınları) ve Pelin ile Arda Kırda (Bilge Çocuk) severek okuduğumuz diğer doğa temalı kitaplar.
Havaların güzelleşmeye başlamasıyla birlikte biz de oğlumla pazara gider olduk. Pazarda mevsim sebze ve meyvelerini ona gösteriyorum. Kuşkonmaz, enginar, bakla yavaş yavaş tezgahlarda yerini alıyor. “Yakında can erik, dut, çilek de yeriz doya doya, domatesin tadına bakmaya da sayılı gün kaldı” diyorum. Oğlum pazarcılarla sohbet ediyor, her tezgahtan bir şeyler tadıyor. Hem açık havanın hem de alışverişin keyfini çıkarıyoruz.
Not: Bu yazı 25 Nisan 2015 tarihli Milliyet Cumartesi ekinde yayınlanmıştır.
Bir cevap yazın