Hamileliğim son aylarında nasıl bir anne olacağımı düşündüm. Çocuk yetiştirirken neler yapacağımdan çok çevremdeki anneleri gözlemleyerek neler yapmayacağıma karar vermiştim. Bunlardan bir tanesi de elimde kaşık, bir restoranda oğlumun peşinden koşmama karayıydı. Sırf çocuğa yemek yedirebilmek için bir sürü oyuncak vermek, bir kaşık yesin diye sürekli dil dökmek, tabaktaki yemek bitmeyince “Arkandan ağlar bu yemekler” diyerek ona manevi baskı yapmak pek bana göre işler değil doğrusu. Tabii bütün bu yapmam dediklerim anne olduktan ve katı gıdaya başladıktan sonra ilk başta ters tepti, ancak sonrasında kendi istediğim düzeni kurdum. Katı gıdaya geçiş maceramızı okumaya hazır mısınız?
Elma püresi ile katı gıdaya başladık
Doktorumuzun yeşil ışık vermesiyle oğlum 6 aylık olduğunda ilk önce kırmızı elma püresi ile tanıştı. Suratını ekşitti, bize ters ters baktı ilk denemede. “Annem beni emziriyor, bunlara ne gerek var” ifadesi vardı yüzünde. Zaman içersinde sebze püreleri, çorbalar, kıymalı sebze yemekleri eklendi menümüze. Ufaklık yemekleri ağzında tutuyor, yemek yememiz saatler sürüyordu. Oğlum yaptığım yemeyi yemeyince üzülüyor, ama onu yemeye zorlamamak için de çaba sarf ediyordum. Sonunda pes ettim, bu savaşı kazanamayacaktım. O akşam oğlum da bizimle birlikte masadaydı. Masada eşimle yemek yerken oğlumun eşimin tabağından bir şey istediğini fark ettik. Haşlanmış sebzelerden bir tanesini ona verdik. Bizimki bütün yemek boyunca eşimin ve benim tabağımdaki sebzeleri yedi, yüzü gülüyordu. Açıkçası onu beslenmeye, yemeye hevesli görmek beni de rahatlatmıştı.
Oğlum kendi kendine yemek yiyor
Doktorumuzla yaptığımız görüşme sonrasında oğlumu yemeye zorlamamaya, onu kaşıkla beslemek yerine eline kendi yiyebileceği şeyleri vermeye karar verdim. Doktorumuz bebeğin kendi kendine yemek yemesinin çiğneme becerisini arttırmanın dışında el-göz koordinasyonunu geliştirdiğini, aileyle birlikte yerken sosyal olmayı öğrendiğini ve bu şekilde yemekten zevk alacağını anlattı bize. Kısa sürede tüm yemek düzenimiz değişti, oğlum bizimle birlikte masaya oturmaya ve birlikte yemek yemeye başladı. Onu oyalamak için masaya dizdiğimiz oyuncakları kaldırdık. Neyi yemek isterse ve ne kadar yemek isterse yemesine izin verdik. Bu süreçte neler yaptığımı şöyle özetleyeyim:
- Bulamaç görünümlü sebze pürelerini mönümüzden çıkarttım. Kendim yemek istemeyeceğim hiçbir şeyi oğluma da yedirmeme kararı aldım.
- Oğlumun yiyecekleri hemen ağzına götürmesini beklemedim, önce elinde tutup dişlemesine ve oynamasına, yiyeceği şeyi keşfetmesine izin verdim.
- Oğluma rahat tutup kemirebileceği çok sert ya da yumuşak olmayan çubuk şeklindeyiyecekler verdim.
- Ne sevdiğini anlayabilmek için önüne birden fazla çeşit yiyecek koydum.
- Eğer bir sebzeyi haşlama olarak yemediyse, sevip sevmediğini anlamak için sonraki sefer ızgara ya da fırında pişmiş halini verdim.
- Yemezse baskı yapmadım, zira bunun ters tepeceğini, onu yemekten soğutacağını düşünerek onu rahat bıraktım.
- Yemek yerken ortalık biraz dağılsa da bunun bir öğrenme süreci olduğunu kendime hatırlatarak dağınıklığı sorun etmedim.
- Oğlum sadece yemeklerle ilgilensin diye evde yemek saatinde televizyon açmadım, yemek masasına oyuncaklar koymadım. Çok zorlandığımda ona incelesin diye mutfak gereçleri verdim.
- Oğlum sofradaki yiyeceklere ilgi göstermeye başladıktan sonra onun hevesini kırmamak için sofrada ona veremeyeceğim yemekler tutmamaya başladım. Beş çayında yediğim tatlı bisküviler de bu şekilde hayatımdan çıkmış oldu.
- Oğlumun yemeklerini hazırlarken şeker, hazır soslar, margarin ve paket gıdalar kullanmadım.
- Sabah kahvaltısı, öğle yemeği, ikindi ve akşam yemeği olmak üzere günde 4 öğün yemek verdim. Ağladığında, huysuzlandığında ya da bir yerde oyalansın diye gün içinde oğluma atıştırmalık bir şeyler vermedim.
- Yemeğin masada yeneceğini öğrenmesi için elinde yemekle dolanmasına izin vermedim.
- “Yemeğini bitirirsen sana şunu alırım, buraya götürürüm” gibi vaatlerde bulunmadım, yemeği beslenmek için yemeli, ödül için değil.
- Yemeklerin lezzeti kadar sunumlarına da özen gösterdim. Araba desenli tabaklar, kedi desenli bardaklar aldım. Yemeği sunarken patates püresi ve havuçlardan güneş, brokolilerden ağaç, yaptım.
- Emzirme dönemimiz bitene dek oğlum ne zaman isterse onu anne sütüyle beslemeye devam ettim.
Yedikleri Boğazına Kaçmaz Mı?
Her anne gibi ben de yediklerinin oğlumun boğazına kaçmasından endişe duydum. Bunu önlemek için oğlumu mama sandalyesinde mümkün olduğunca dik oturttum. Oğlum yemek yerken öğürdüğünde bunun tehlikeli bir şey olduğunu, sebze parçalarının boğazına kaçtığını düşünüyordum. Ancak öğrendim ki, bebekler öğürerek yiyecekleri ağızlarının çok gerisine ittirmemeyi, ağzına çiğneyebileceğinden fazla yiyecek almamayı öğrenirmiş. Ufaklık her öğürdüğünde parmağımı ağzına sokup yediği şeyi çıkarmayı bıraktığımda fark ettim ki bizimki öğürdükten sonra yemeye kaldığı yerden devam ediyor.
Katı gıdaya geçiş süresince başucu kitaplarımız
“Çocuğum Yemek Yemiyor” çocuklarının iştahsız olmasından ya da yeterince yememesinden kaygılanan ebeveynlere öneriler sunan bir kitap (Carlos Gonzales, Doğan Kitap).
“O Tabak Bitecek Mi?” isimli kitapta kaşıkla beslemek yerine bebeğe kendi kendine beslenmesini nasıl öğretebileceğimiz anlatılıyor (Gill Rapley, Tracey Murkett, Gün Yayıncılık)
Not: Bu yazı 29 Mart 2014 tarihli Milliyet Cumartesi ekinde yayınlanmıştır.
Bir cevap yazın